Basık tavanlı, karanlık odanın her köşesine sigara ve parfüm karışımı yoğun bir koku sinmiş. İçeride neredeyse hiç eşya yok. Geniş bir yatak, pantolon ve gömleklerle dolu bir askılık ve hemen altında dört çekmeceli küçük bir dolap. Hepsi bu kadar. Dikkatimi dağıtacak bir şey bulamıyorum. Odanın yarısı gölgede kalmış. Kırmızı perdeler özensizce kapalı. Dizinin üzerine yasladığım başımı hafifçe oynatıyorum. Sıkılıyor mu? Sanmam. Her ne kadar keyifsiz görünse de çok mutlu olduğuna eminim. Benden hoşlandı. Sadece canı sıkkın gibi davranmaya çalışıyor. İnatçı şey. Bir sigara daha yakıyor. Kaç oldu? Bir şeyler anlatmalıyım.

"Sana tuhaf bir hikâye anlatmamı ister misin?"

Sessizliğini evet olarak kabul ediyorum.

"Bir zamanlar tek işi kum parkındaki sigara çöplerini temizlemek olan bir adam tanırdım."

Neredeyse hiç tepki vermiyor.

"Sanki..." Acaba anlatmasam mı?

"Sanki dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağı bu sigara cesetleriymiş gibi büyük bir ciddiyetle yapardı işini. Orta yaşlı, kendi hâlinde bir tipti. Hakkında pek bir şey öğrenemedim. Küçük bir mahalle parkında bekçi olduğunu düşünüyordum sadece. Bu adamın tuhaf alışkanlığını tesadüfen fark etmiştim. Bir sabah yürüyüşü sırasında dikkatimi çekti ilk. Ardından her sabah yürüyüşü sırasında o parkın önünden geçerken biraz oturmaktan ve bu adamı seyretmekten kendimi alamaz oldum. O vakitte ikimizden başka kimse olmazdı etrafta. Elinde şu ucu kıskaçlı temizlik zımbırtılarından birisiyle gelir, ben o bankta otururken oyun parkını temizlemeye başlardı. Kum tanelerinin arasındaki sigara çöplerini teker teker ayıklar, kaydırakların sonunda biriken yağmur sularını silerdi. İşini yaparken çok sessizdi. Ne bir şarkı mırıldanır ne ıslık çalardı. Oyun parkındaki işini bitirir bitirmez geldiği gibi yavaş adımlarla döner ve bir ağacın altına kurulurdu. Tüm bunları yaparken bir robot kadar mekanik ve hatta ruhsuz gibiydi. Günler geçip giderken bu adama olan ilgim katlanarak artıyordu. Bomboş, sıkıcı, rutin hayatımdaki tek gizemdi. Öyle ki kısa bir süre sonra bu adamın olayını çözmeyi hayat amacı edinmiştim. Neden çocuk parkını bu denli özenle temizliyordu? Parkın geri kalanına aynı hassasiyeti gösterdiği söylenemezdi. Parka daha sık gitmeye başladım. Günün farklı saatlerinde bankıma yerleşip bu tuhaf adamı gözlemliyordum. Günün geri kalanını büyükçe bir ağacın altında uzanarak geçirirdi. Çimlere rahatça yerleşir, sırtını ağacın gövdesine dayar ve bir elini çenesine yaslayıp uzun uzun çocuk parkını izlerdi. Sabahlar hariç çalışmazdı. Ama her sabah sigara cesetlerini temizlemeyi de aksatmazdı. Artan merakıma yenilip birkaç kez adamla konuşmayı denedim. Tersledi beni. Hevesim de kaçmıştı açıkçası. En sonunda da sıkılıp parka gitmez oldum. Birkaç hafta sonra yine yolum düştüğünde adam yoktu. Sorup soruşturdum. Kimse tanımıyordu herifi. O zaman anladım. Bu gizemli adam..."


Sigarasının dumanını sıkıntıyla üfledi. Tam olarak neler hissettiğini anlayamadım. Canı mı sıkılmıştı yoksa anlattığım hikâyenin sonunu merak ediyor muydu? Bana kalırsa hikâyemi beğenmişti. Hatta şu an belli belirsiz bir merakla bana baktığına da eminim. Sigarasını tablasına bastırıp söndürüyor. Ardından saatine baktı. Sahiden kaç olmuştu saat.

"Zaman doldu.” diye fısıldadı donuk bir sesle ve ekledi, "Biraz daha para ateşlemeyeceksen gidiyorum."

Burnumun sol deliğini kaşıdım. Cüzdanımdan biraz daha para çıkardım. Dar pantolonunun düğmesini açtı. Elimle istemediğimi gösterdim. "Benim için fark etmez.” dedi, gerçekten onun için fark etmeyeceğini belli eden bir sesle paramı aldıktan sonra el aynasını çıkardı. Saçları dağılmış. Taradı. Rujunu tazeledi. Ayağa kalktım. Şaşırdı. Perdenin ucunu hafifçe aralayıp dışarı baktım. Ay ışığını görmek istiyordum. Ama pencerenin diğer tarafında sadece başka bir binanın arka cephesi olan gri bir duvar uzanıyordu. "Emin misin?" dedi. Aldırmadım. Biraz sonra "Adam bekçi falan değildi." dedim.

“Hı?"

"Nedeni her ne ise gönüllü olarak temizliyordu çocuk parkını.”

Makyajını tazelemeye devam etti. Arkamı pencere pervazına yasladı. Sıkılmıştım. Buraya gelirken ne düşündüm ki? Tanımadığım bir kadınla böyle bir yerde gerçekten sevişebileceğimi mi? Kendimi toparlayıp “Baksana!” diyorum.

“Sence adam neden sigara çöplerini temizliyordu?”


Son.