Gecenin bir yarısı yine çırpındı yüreğim, yine sana geldim defter. Yine sarıldı karanlık boynuma. Çekti saçlarımı. Kesti nefesimi. Bu sefer ‘’olmaz’’ dedim. ‘’sana teslim değilim.’’ Güçlüyüm bak zırhımı kuşandım. Sen gelirsin ben daha dik dururum. Sen gelirsin ben biraz daha gülerim. Gel hadi durma. Olmuyorum teslim filan. Zor yolu ben seçtim. Insan olmayı, ‘’düşünen insan’’ olmayı. Sancı çekmeye razı geldim. Belki bitmeyecek. Ben insan oldukça, hatalar yaptıkça, korktukça, ağladıkça daha da acıyacak canım. Ama yine de güçlü olmalıyım. Şimdi olduğu gibi. Gülüp de geçmeyi er geç öğreneceğim. Başka yolu yok. Ben karar verdim. Ömrüm yettiğince koşucam kendimin, insan olmanın peşinden. Hayaller kurdum, onlara tutundum. Olmuyorum teslim. Ben buradayım, nefesim burada. Pişmanlıklarımla, hatalarımla, zaferlerimle, başarılarımla bir kalem bir defter kadar zihnimle derya derin düşüncelerimle buradayım. Gizlenmiyorum. Acı çekmekten korkmuyorum. Ondan besleniyorum. Kollarımı açtım. Ya hayat kucaklar beni, ya ben kendimi. Ya da üçümüz otururuz bir yere öylece nefes nefese. Hayat, ben ve diğer ben. Hayat kalıcıdır, ben ve diğer ben misafir. Biz, diğer benle sarılırız, ben, benim omzuma yatarım. Hayatın hikayelerini dinleriz. Gözlerimiz dolar, bazen kahkahaya yer veririz. Benim titrek bedenime izin vermez hayat ya da diğer ben. Birinden biri tutar beni. Bazen ikis bir olur, beni bir güzel gıdıklar.

   Bazen ikisi birleşir aynada bana gülümser. Hayat ben olurum. Ben hayatın kendisi. Ben hayatın, varoluşun bir de bu gözlerden bakan haliyim. Amaç gözetmeden, sormadan görmeye geldim belki de. Birkaç perde izleyip gidivericem. Bilmiyorum. Perdenin arkasını bilmiyorum, senaryoyu bilmiyorum, ama izliyorum.

   Yazmak, yazmak ve yazmak istiyorum. Ruhuma yolculuğun seyahatnamesini yazmak istiyorum en çok. Yolum taşlı, rüzgarlı. Bazen güneşli, çiçekli. Vardığım yerler pek az şimdi. Ama yeterli şimdilik.

   Bu nasıl gece Tanrı? Yine dostlar buluştu. Sen de geldin, kadro tamam. Uyumuyordun umarım. Rahatsız ettik gece gece. Olduk dört. Tanrım sen, ben, diğer ben ve hayat. Ne yapmalı? Gözleri kapatıp hayale dalmalı. Kumsaldayız belki. Elimizde şarap. Herkes bir hikaye anlatmalı. Beni bir sitem almalı. Böyle üçünüzü bir arada bulmuşken sizi bir güzel soru yağmuruna tutmalı. Siz tutup tüm sorularımı cevaplarıyla birlikte denize atarsınız muhtemel. Soru soracağına yaşa da öğren dercesşne. Benimlesiniz ya o da yeter. Birazdan yalnızlığım eklenir bize, onun da keyfi yerinde. Bir sigara yakar, bana göz kırpar. Bilirim, özler o da beni. Ona bir güzel sarılıp kitaplar okumamı, düşlü uykulara dalmamı bekler. Yalnızlığım, eski düşman, yeni dostum. Onlara alışalım. Hep yanımdalar. Ama sen de kal benimle. Ben çok kalabalık olsam da yine de arada okşa beni. Ne de olsa bir yakınlığımız var seninle.

   Beş olduk işte. Biz beşimiz aynı sahilde yıldızlara bakarız. Tanrıya bir daha hayran oluruz. Tanrı belki gülümser. Koyu karanlık uzaktan beni çağırır. Uzaktan bana bakar. Bilirim, pis nefesiyle beni bekler. Baktı ben gelmiyorum topallaya topallaya uzaklaşır. Ben sırtımı yalnızlığa veririm. Tanrı karşımdadır. Diğer ben dizime yatar. Hayat da Tanrının kucağında. Güneş doğar, günler geçer o kumsalda. Ben gülümserim. Yine sigara içerim. Bırakmaya söz veririm yine de içiveririm. Arkadaşlarım yanımda ya, bir daha gülümserim yine sigara içerim.

   O kumsala ara sıra gitmeli bu beşli. Uzanmalı kumlara. Ben hayallerimi anlatmalıyım. Tanrı gülümsemeli. Ben biliyorum dercesine. Hayat renk vermez, yalnızlığım heyecanıma ortak olur. Diğer ben lafı hep ağzımdan almak ister. Sonra hayaller denizden çıkıverir yanımıza uzanır. Kumlar tuzlu suyla yıkanan hayallerimin bedenine yapışır. Artık altı oluruz. Çoğaldıkça çoğalırız. O kumsal benim sisli kafamın en havalı mekanı. Toplanıp gideriz arada fena mı. Canım kumsal iyi ki varsın zihnimde. Canım kendim iyi ki yazdın bunları. Canım yalnızlık iyi ki eşlik ettin bana bu gece yazarken. Canım hayat sen de iyi ki varsın işte nefesimde. Ve canım Tanrı, iyi ki iyi ki iyi kilerimin hepsi sende.