Merhaba dostum,
Sana korkma diyemeyeceğim, tanımadığın bir yerdesin. Seni yavrum diye besleyen bir çiftçi getirdi belki buraya, belki de doğduğundan beri demir parmaklıklarla çevrili bir alandaydın. Belki çocukların oldu, belki sevdin, belki doya doya koşmak istedin hep.
Sana korkma diyemeyeceğim dostum. Seni öldürecekler, ama endişelenme(!) boğazını kesicekler sadece.. İçin rahatladı değil mi, sadece onlarca insan üstüne çullanıp ellerini ayaklarını bağlayıp boğazını kesicek. Allahlarına kurban olmayı istediğini sanıyorlar birtanem. Kim ister ki bir başkası ibadet edecek diye öldürülmeyi. Hem hangi tanrı ister bir canın kendisi için alınmasını.
Senin canını almak ne hadlerine güzel dostum. Anlatsak da dinlemiyorlar bizi, maalesef kararlılar canım, maaalesef kararlılar seni öldürecekler. Sabahtan beri çığlıklar atıyorsun, acını yüreğimde hissediyorum kardeşim. Ah keşke, keşke durdurabilsem onları.
Sen ilk değilsin, gerçi bunu benden iyi biliyorsundur. Her yıl, her ay, her gün o değerli; o her biriniz için birtanecik olan bedenlerinizi yemek için, teker teker milyonlarca tanenizi öldürüyorlar. Ah kıymetlim benim, bunun adına katliam demiyorlar ya, yüzleri nasıl kızarmaz aklım almıyor. Sen bir yemekmişsin birtanem sen bir anne, baba, kardeş, evlat, arkadaş ve kendi kendine değerli biri olmaktan öte BİR YEMEKMİŞSİN, BİR MAL, BİR EŞYAYMIŞSIN..
Canparem, bu düzenin değişmesi için elimden ne geliyorsa yapıyorum, yapıcam. İnsan dilinden konuşmuyorsunuz diye sizi öldürme veya sömürme hakkına sahip olduğunu düşünenlerle son nefesime kadar mücadele edicem. Utanarak söylüyorum ki şu an seni kurtaramıyorum. Hepinizi o canilerin elinden almaya bir kişi olarak gücüm yetmiyor. Öleceksiniz bunu herkes biliyor fakat neredeyse kimse buna müdahale etmek istemiyor. Önce onları uyandırmaya çalışacağım. Söz veriyorum sana, bu düzen olabildiğince erken yıkılacak. Kanınız yerde kalmayacak.