dünyayla arama giren ellerini seviyorum.

yaşama çağıran ıslak dudaklarını.

koca bir dağ oluyorsa göynüm göynünde

şaşkın bir mevsim gibi genişliyorsa gök

sen de unuttuğum ulu bir muştunun hatırınadır.


mevsimlerden geçiyoruz, ateş sürgünü filizlerden

sen ateş oluyorsun ben hep kürt

çocuklar kürtçe şarkılarla raks ediyor gecenin rahminde

bozulmuş tövbeleri çözüyorum ben nasuh ve kekre

kaç tövbe bozdum kaç günahta boğuldum

ellerimi kaç kere yıkadım ak ellerinde

saymadım kürt kızı çetelesi yok cebimde

allah biliyor sen de biliyorsun ya

allah istatistik tutmaz.

iyi ki istatistiklerden beri bir allaha inanıyoruz

esirgeyen, bağışlayan, tutup kaldıran, yolumuzu açan

bozuk tövbelerimize tahammül, yine tahammül

hep tahammül gösteren ve asla terk etmeyen.


sen ne güzel bakıyorsun hani bütün gövdenle dönüp

dünyayla aramızda koca bir boşluk oluşuyor ya

göğe ağıyor ya içimde cevelanlı kuş

tanrım diyorum, tanrım sen biliyorsun sakladıklarımı.

içimizde birikenleri, boğazda düğümleri

ez nikarim te nebêjim ez dıkım