Giderek üzmedi mi bizi zaman, giderek hırpalamadı mı? Öyleyse neden hala bırakıyoruz zamana, başka çaremiz mi yok? Mecburuz öyleyse alışmaya, mecburuz, her geçen gün kendimizden eksildiğimizi bile bile kabullenmeye mecburuz. Çaresiziz çünkü nedensiz sevmek gibi boşlukta yolumuzu bulmaya çalışmak gibi ortada kalmışız. Kışın ortasında ağaç dikemeyiz ve yazın kar yağmasını bekleyemeyiz, o da bizim beklentilerimizi karşılayamaz. Mevsimler, ağaçlar, çiçekler bize göre hareket etmez; tıpkı sevgi gibi, samimiyet gibi... İnsanlardan da zorla bir şey isteyemezsin. Onların kalplerine bir fidan bırakırsın, onları büyütmek de kurutmak da onların isteğidir.