umutsuzluğa kapıldığım her an boşluğa bakıyorum sanki olmayan biri bana yardım eli uzatacakmış gibi; sadece benim görebileceğim biri. ruhumun parçalandığını hissediyorum. derinlerde bir yerde saklı kaldığım, yardıma muhtaç olan kendimi kurtarmaya çalışıyorum. ne kaybedebilirim ki, diye çıktığım her yolda kendimi kaybediyorum. kaybetmekten mutlu olduğum da yok. tecrübe de istemiyorum. sadece yaşamak istiyorum. bağırıyorum fakat sesimi duyan yok. sesimi duymak için çabalayan yok. neden çabalasınlar ki? ben kimim? bu soruya yıllardır cevap bulamıyorum. kaybediyorum. yavaş yavaş uzaklaşıyorum her şeyden.


acı neden zevk verir ki insana? insan korkunca mutlu olur mu, şaka da olsa... neden beklenti yorar ki insanı, sonunda kaybedecek de olsa... neden insan koşar ki, sonunda duracak da olsa... neyin sonu var ki, tanrı gibi sonsuz da olsa... insan neden benliğini kaybeder? neden inanır? inanmak evrimsel süreçte neden körelmedi? neden insan bağnaz bir şekilde inanıp uğrunda insan katletmeyi hak gördü? bunları yaparken doğruymuş gibi kendine yalan söyledi? birçok şeyi meşru hale getirmek için uydurduğunuz kılıflar ya da bundan haz alanlar, umduğunu bu yolda bulanlar; haksızsınız. tek haklı olan benim. ben de sürekli kendime yalan söylerim, bugün yemeyeceğim baklava gibi.