süslenmiş kelimeler beni çekiyor,

her gün daha fazla acıyla uyanmanın kederi,

suratımıza vurulmuş prangalar birer birer sökülüyor.

bedenimin yerlere yığıldığı günlerin ardında,

çiçeklenmiş tutulmuş bir parça etten ibaret...

anlamsız bakışlar, yüzünden okunan sesler...

pencereleri çarptığın günlerin ardında,

günü gördüğünde kaçtığın yaşamak.

ben acıyla yoğrulmuş,

tırnaklarındaki zamansız yağmurları itekleyen,

ömrünün geri kalanını hep bilinmez bir arzuyla,

beklemiş ve kapıların çarptığı günlerden,

uzaklaşmış biriyim.

gidecek yerimiz yok daha fazla.

uzaklarda doluşan akrepler, yakalıyor bizi utançtan.

anlamsız bakışlar, yüzünden okunan sesler...

kuşların bilinmez çığlığı, içimize doluşuyor...