çok sakin bir gecenin sabahı,
ki gecenin sessizliği ürkütür kimisini.
dürüst bir gecenin sabahı mutlaka amansız bir düş kırıklığına uyanılır çünkü
ve öyle de oldu işte,
bir kuş sırf bizi yanıltmamak adına öldü sessizce.
anılacak günleri vardı muhakkak.
sevdiği vardı, uyandırmadı.
her gün aynı saatte camına yem koyan kızı da görmedi son kez.
kendini bir boşluktan aşağı bıraktı,
isteseydi kanatlarını çırparak kurtulurdu, istemedi.
bazen elimizde bizi kurtaracak şeyi, düşünmeden arkamıza saklarız.
annem görürse kızar mı?
babam bu kurtarıcıya benden çok bel bağladı.
belki sevgilim bu kurtarıcı için sevdi beni yalnızca.
kuş da öyle dedi içinden belki,
neler düşündü ölmeden önce kim bilir.
belki de hiç düşünmedi, hiç tasarlamadı bu ölümü.
bir kuş neden ölmek ister, hem de yuvasını yapmayı yeni bitirmişken?
mutsuzsa gidebileceğini bilerek,
ağaç olmadığının bilincinde.
bir kuş onu dünyada mutlu edecek hiçbir yer olmadığına nasıl ikna olur?
hangi su, hangi ova ve hangi dünya bir kuşu böyle üzebilir,
üzmesede vazgeçirebilir her şeyden?
anlamıyorum, kuş değilim.
ağaç da değilim biliyorum ama bir kuş da değilim işte.
basit yapıda herkes kadar insanım.
boşluktan atsam kendimi, elimde bir kurtarıcım olmaz
ya da ben ölmeden önce sevgilimi mutlaka uyandırırım.
beni son kez görme tutkusuna darbe vuramam,
böyle bir tutkusu var mı bilmem ama umarım.
kuş değilim, umabilirim istediğim her şeyi.
dünyaya istediğim anlamı yükleyebilirim,
istediğim an yüklediğim anlamların hepsini bir çöp torbasına doldurabilirim.
kolayca yıkılan inançlarım vardır, her şeyden elimi eteğimi çekerim
bunu özgürlük sayarım ve bu güce taparım.
kuş kadar özgür olmamak beni hiçbir zaman mutsuz etmez,
bu yüzden bir kuşun damdan düşüşünü anlamlandıramam.
bastığım toprak ve taş,
işte bu güzel orman ve aşılması zor dağ,
benim hepsi ve hepsi benim!
sahiplenebildiğim kadar severim kendimi,
halbuki hiçbirinin benim olmadığını bilirim en derinlerde.
şimdi anladım, bir kuş neden ölür sessizce,
hem de bir damdan atlama teşebbüsüyle.
neden uyandırmaz sevdiğini ölüme giderken
ve neden ödemez vefa borcunu bir kıza.
kuş benden bilgedir,
bir dağın tepesinde uçarken görmüştür dağın küçüklüğünü
deniz mavi değildir ve bir geyik öldürülür acımasızca.
kuş benden bilgedir,
benim penceremden bakmaz
onun penceresi engin dünyaya açılır
benim pencerem yalnız bir bahçedir,
nicesini hayal ederim, ayıptır söylemesi hayal gücüm geniştir.
ama hayal olduğunu bilirim
şimdi anladım kuşu,
kuş da beni anlasın isterdim ama
o bir ölü.