Mutfaktan çıkarken bulması için artık hiçbir çabaya gerek olmayan düğmeye uzattı parmaklarını ve tık sesiyle karanlığa büründü her yer aniden. Elleriyle duvarları yoklayarak yürümeye başladı, pütür pütür bir soğukluk hissediyordu dokundukça. Çoğu zaman evinin aynı sıcaklığında yaşamaya mahkûm ettiği bedeni bu tür bir soğukluğun özlemini de duyuyordu. Odasına yaklaştığında minik ışık taneleri gözlerini okşamaya başladı, duvarlardan ellerini çekti. İçeri girdiğinde elini bu sefer aydınlığa ulaşmak adına uzattı düğmelere ama o ışığa ulaşırsa karşısında duran büyükçe pencerenin ona bahşettiği nahif ışıktan vazgeçmek durumunda kalacaktı. Bu seçimi o denli hızlı yaptı ki eğer kafasının içindekileri size anlatmamayı seçseydim tüm hareketlerinin kusursuz bir devamlılık içinde olduğunu görecektiniz. İçerideki hafif ışık karanlığın oluşturduğu tekliği engelliyordu, bu yüzden gözleri olmayan şeyleri de görüyor gibiydi. Bir şeylere takılmamak adına ayaklarını elleri gibi yoklama aracı olarak kullanmaya başlamıştı. Yolun sonuna yaklaştığında ışık taneleri bu sefer ona cömertçe oturacağı yeri gösterdi. Penceresinin tam önünde duran divandı aslında onun tüm evi; bu koca boşluk değil. Perde bile yoktu penceresinde. Orada duran divan onun eviyse, eviyle sonsuzluk arasında bir engel olmamalıydı. Divana elini attığında tanıdık olmadığı bir yumuşaklık hissetti; yeni koyduğu minderler olmalıydı bu. Hissiyatlarının tekdüzeliğini severdi. Bu yüzden ani bir vazgeçişle o minderi kenara aldı ve öyle oturdu. Hareketleri aynı kusursuzlukla devam ediyordu. Bu sefer kusursuz devamlılığını kaybettiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Pencere solunda kalacak şekilde yerleşti iyice, dizlerini kendine çekti ve üzerinde ellerini bağladıktan sonra kafasını dışarı çevirdi. Seyrekçe yerleştirilmiş sarı sokak lambaları orada bulunan her şeyi sarıya boyamaya uğraşıyor gibiydi ama ışıklarının ulaşmadığı bir sürü karanlık nokta vardı. Onlar kusursuz değildi. Şimdi izleyeceği bir nokta seçmeliydi kendine, ışıkların ulaşamadığı bölgeye dikti gözlerini.


Duraksadı. Kusursuz devamlılığını o anda kaybetti. 

...


Belki de onu yanlış anlattım size; kusurlu kesintilerdi onun hayatı. Tüm düşüncelerini baştan aşağı bilen ve size aktaran kişi olarak bunun cevabını benim bile bilmediğimi itiraf etmeliyim.