Şu an içinde yaşadığımız evren; yıldız sistemleri, galaksiler, galaksi kümeleri ve süper galaksi kümeleri gibi birbirinin içine geçen ve her bir adım da daha da büyüyüp karmaşıklaşan olağanüstü bir yapıya sahip. Bu yapı, günümüz teknolojisi ile çekilen fotoğraflarla daha net bir şekilde görülebilir halde. Biraz astrofizik ve kozmoloji ilginiz varsa çeşitli araçlarla çekilen bu yıldız sistemleri ve galaksi fotoğraflarına ağzınız açık bakarken bulabilirsiniz kendinizi. Ancak bu hayret verici yapıların oluşması, birtakım kuvvet ve yasalara gereksinim duyuyor. Bu yasalardan en önemlisi kütle çekimi. Evren daha gençken ve etrafta gaz ve toz bulutları uçuşurken (Biz uçuşuyor diyelim.) gök cisimleri, yıldız sistemleri ve galaksiler oluşmamıştı. Daha sonra kütle çekimi kuvveti bu gaz, toz ve birtakım materyalleri birleştirmeye başladı. Kütle çekiminin etkisi ile yavaş yavaş yıldızlar, gezegenler, yıldız sistemleri ve galaksiler meydana geldi. Yani o bakmaya doyulmaz ve bir anlam ifade eden artık evrimini tamamlamış yapılar (şu an için). Gezegensiz bir yıldız, yıldızsız bir galaksi ya da galaksisiz bir küme ne ifade edebilirdi ki. Galaksiler yıldızlarını çekerek kendi sistemlerini oluşturup kendileri için bir yaşam alanı ve anlam meydana getirdiler (Kozmik anlam). Yıldızlar gaz ve tozları çekerek ve onlara maruz kalarak kendi dengeli ve kusursuz sistemlerini oluşturdular ve merkeze kendilerini alarak yaşam alanlarını tamamladılar. Olgunlaşıp kusursuzlaştılar. Bu olgun, kusursuz ve hayret edilesi başarılı yapılar her zaman için zorlu ve uzun bir zaman sonucunda oldu. O etrafta dolaşıp duran ve kendi başına anlam ifade etmeyen gaz ve toz zerreleri kütle çekiminin etkisi ile bir araya gelerek yavaş yavaş gezegenleri, yıldızları ve galaksileri oluşturdular. Yani bir anlam ifade etmeye başladılar. Tabii bu anlam ve kusursuzluk zamanla ve o kirliliği ve tozları kabul etmekle oldu.
Peki insan nasıl bir anlam ifade eder ya da şöyle diyelim, bir anlam ifade etmeye nasıl ve ne zaman başlarız? Doğduğumuzda ve sonraki yıllarda pek bir şey ifade etmeyiz. Zamanla etrafımızdaki maddi ve manevi şeyleri kendimize çekmeye başlarız ve onları düzenleyip kullanırız. Cümle kurmak, konuşmak, araştırma becerileri, çevredeki insanlar, sevgi, saygı, zorluklar, stres, zaman yönetimi, istikrar, düşünmek ve farkındalık… Bu ve bu gibi tek başına bir şey ifade etmeyen ama bünyemize aldığımız da ve işlevsel olarak kullandığımızda, yani düzenlediğimiz de ortaya sonuçlar çıkaran şeyler yavaş yavaş tamamlanmamıza giden yolu açar. Bizler yaşamımızda kusursuz ve anlam ifade etmeye giden yolda kendimize bunları çekeriz ve kullanırız. Sevmesek dahi insan olduğu için birine saygı duymamız gerektiğini zor da olsa öğreniriz, herhangi bir işte başarılı olmak için uzun dönemler boyunca sabrederiz ve sabrı kullanarak istikrarı ortaya koyarız, merak duygusunu daha başarılı ve kaliteli bir insan olmak için işlevsel olarak kullanırız; saygısızlıkları, ihanetleri ve üzüntüleri tek başına kötü ve kabul edilemeyecek olsalar da bünyemize alıp onları daha güçlü ve tamamlanmış insanlar olmak için kullanırız. Bu, kendimize çektiğimiz ya da hayatta maruz kaldığımız şeyleri dönüştürmeler ve kullanmalar sonucunda istikrarı, sabrı, saygıyı, vazgeçmemeyi ve daha pek çok şeyi kendimizin bir parçası haline getiririz ve bir anlam ifade etmeye başlarız. Çünkü önemli olan tek başına anlam ifade etmeyen ya da toz zerreleri gibi bizi kirleteceğini düşündüğümüz şeyleri alıp onlardan yeni, daha sağlam ve bir anlam ifade eden karakter ve varoluş yapıları kurmaktır. Saygısızlıklar, ihanetler, üzüntüler, merak, stres, zaman yönetimi, istikrar yakalamak gibi şeyler bizim gaz ve toz zerrelerimizdir ve onları çekerek / maruz kalarak ve onları bünyemize alıp düzenleyerek zamanla anlamlı ve güçlü yapılar oluştururuz. Zerreleri toplamaya devam, merak etmeyin, Güneş birden parlamaya başlamadı…