Kutsal Düş
güneş çırpınarak adımlarını hızlıca atıyor
şimdi arkasına bakmadan denizin ardından
sevdiğini terk eden bir kadın edâsıyla
meçhul bir türküdür yaşamak
limandan bir bilinmezliğe doğru
ağır aksak uzaklaşan
yalnızlığım yine sessizliğin azizliğince revaçta
suların insanı üşüten kutsal serinliği
ve çelimsiz ağaçların rüzgâra karşı
yapraklarını savunduğu nâfile kavga
oysa dalların umarsız çıtırdamasıyla
yere tane tane düşen bir yenilgi
bir yorgun lâmba sâhilin karanlığına ışık tutan
ve böylece aydınlatan birbirine kenetlenmiş yüzleri
kalabalıkların izbeliğinde romantik bir arka plan
kayalıkların ardından durgun sefinelere karşı
gizliden gizliye öpüşen ihtiraslı çiftler öte beri
ölüme bir başkaldırı karşı periferi dizimi olta ağlarında
adını bilmediğim bir üşümüş kedi
-adını şila koyduğum-
arıyor minik bedenini koynunda ısıtacak birini
dengini bulamamışcasına patileri sağa sola kaçışan
yadırgamış olmalı yuva zannettiği yerini
en sonunda zorunlu kaldığından koynuma sokulan
kuş kanatlarında mavunamsı bulutların gözü pek
şapkamın fötründe ve atkımın örgüsünde göklerin şebnemi
yazgım bu: muğlak ve puslu bir ilmek!
tek başınalığın yüreğime akseden asil izdüşümü
ve en soylu duyguların dudağımda biriken sukûneti
tütüyor ellerimden harf harf düşsel çağların içsel güdümü
16.11.2023
Berat Güney