Bıraktığın onca değer varken,

Kanatlanıp uçmak niye?

Konar bir birikintinin kenarına,

Olur bir çay, dere, nehir, gölet, göl, deniz derken

Ulaşır okyanuslara.

Her kanat çırpışında,

Rüzgâr daha sert esmeye başlıyor.

~ ~ ~

Tüyleri tek tek okyanusun derinliklerine süzülüyor.

Oysa o çok güvenirdi kanatlarına.

Ne yazık ki güveni boşa çıkar,

Günahı boynuna…

~ ~ ~

Kan dökülüyor, zaman tükeniyor.

Yolculuğa çıkmaya hazır mısın?

Kanatların o yükü kaldıracak mı?

Tırmalarcasına esen rüzgâr tüylerini yoluyor.

~ ~ ~

O yolu aşsan karşına çıkacak bir kara.

Yönüne bakmadan uçuyor bu kuş

Ne farkeder ki?

~ ~ ~

Aşacağın diyarlar, bu bilinmezlik,

Seni girdabına çekiyor, yavaşça öldürüyor.

Esen rüzgara aldanmadan uçuyorsun.

Sanıyorsun her akarsuyu geçtim,

Güneye vardım.

Bir bakmışsın ki buz taneleri görmeye başladın.

Sis gözünü perdeliyor.

Devam ediyorsun.

Karşında harâb olmuş beyaz bir silüet.

Bir başınasın..

Rüzgarlar yırtarcasına seni yiyor.

~ ~ ~

Donarak ölüyorsun;

Yavaşça,

Yavaşça,

Yavaşça,

Yavaşça.

~ ~ ~

Teslim oluyorsun derin bu okyanusa,

Yelkenlerini her geçen vakit yavaşça indiriyorsun.

Batık bir gemi gibi çöküyorsun derin sulara.

Bir balık geliyor ve senden yararlanıyor.

Önce kalan tüylerini etinden ayırıyor,

Sonra etini parçalıyor.

Ne faydası oldu ki?

Büyük bir balık daha geldi ve

Balık teslim oldu,

Balığı yedi.

Seni de yemiş oldu.

~ ~ ~

Yola çıkıyor musun?

Uçmaya hazır mısın?

Kanlar dökülüyor,

Kumlar aşağı çöküyor.

Ölüyorsun…

~ ~ ~

Bu kuş ne yazıktır ki tarihe geçemedi.

Onu kimse ne duydu;

Ne anladı,

Ne gördü,

Ne aradı,

Ne konuştu,

Ne de sordu…

~ ~ ~

Tarihe sessiz harflerle yazıldı.

Yaptığı şeyi kendisi de açığa kavuşturamadı.

~ ~ ~

İçinde hep bir hüsran, hep bir buhran.

Kimse onu bilmiyor,

Kimsenin umrunda değil,

Kimse onu sevmiyor,

İstemiyor.

Çünkü o, bu yolculuğunda herkesten yararlanmıştı.

Konduğu her molada;

Sularından içti,

Meyvelerinden yedi,

Dallarını kırdı,

Yuvalarını yıktı,

Etinden yedi,

Sütünden içti..

~ ~ ~

O hep uçmayı hayâl etmişti.

Uçtuğu vakit süresince tüyleri tek tek kayboldu.

Farkına varmaksızın,

O hem uçamadı,

Hem de geriye kimsesi kalmadı.

Elinde kalan tek şey boş bir kutu ve

”Biyografisi.”

~ ~ ~

Hatıraları da onunla toza gömülüyor.

Kimler bulacak da okuyacak, farkedecek?

Söyle?

Hırsına yem oldun…

~ ~ ~

Şimdi dipsiz bir kuyudasın.

”Kimse yok mu!?”

Haykırışların duyulmuyor.

Şimdi kimden merhamet dileyeceğini düşün.

Umut onun doğasında var.

SEN HIRSINA YEM OLDUN..!