Ilışmışlığın içinde arınmamış bir soğuk. Yalnızlığını aynadaki suretine bakıp onayladı... Ama sabaha karşı gri gökyüzü, onun yüzüne tebessüm ettirmeyi başardı. Bugün de aynı şeyi arayacaktı. Herkeslerin kapısını kilitleyip içeri girdiği o anahtarı… Tahmini ne zaman bulurdu? Sokakları, caddeleri gezecekti, yeni hikayeler biriktirecekti... Belki onu bugün de bulamayacaktı ama ufak umudu cebine alıp çıktı. Fevkalede giyinmese kendini iyi hissetmezdi. En sevdiği siyah kabanını alıp çıktı. El ele yürüyen baba kız gördü. Bağı sorguladı. Derin bir iç çekti, hemen sigarasını yaktı. İmkansız anlar düşlemeyi bıraktığını anımsadı. Yoluna derin nefesle devam etti. Artık yine kalabalık arayışına daldı. İçindeki çocuğun yardım çığlıklarını duymamak için elinden geleni yaptı. Canı sıkılıyordu, yaşamak için uzak memleketlere gitmeliydi. Değişmek-değişen bir rivayet olmayacaktı .Çünkü yalnızdı-yalnız… Ait olduğu yeri bulamamıştı. Bulur muydu? Güneşin dünyaya uzaklığı mesafe kadar sormuştu bunu benliğine. Kafasında uydurduğu dünyada kendini kandırması çok kolaydı fakat bazı zamanlar da zorladığı olmuyor değildi .Yol bitti. Güne dair tek bir şey vardı… Yüreğindeki gücün de güçsüzlüğün de dengesini yalnızca kendisi kurabilecekti.
Lâedrî
Yayınlandı