Ellerime bir yaşamak krampı girdi tarif etmekten çok

Tırnakların etimde saklı

Ey yokluğun ve yok olmuşların rabbi

Olmamakla paklandım

 

Parmaklarımı annem yıkamış gibi

Kendime dayak biçtiğim kavgalarla

Ve beyaz kuzgunla birlikte sustum

-Ölü bir çocuğun başında durur-

Tüm iyi anlarıma diktiğim korkuluk 

Huydur unutulur

 

Yedi vadiden umut vaadiyle geçen

Farsî bir türkü kasılmalarım

Kendi doğumuna katılamamış olan ben

Evet ben kıstım zamanı

Sızmasın diye herhangi bir yüz -görümlüğünden-

Su getirdim saklarsın

Ey boyuna ol diyenlerin

Işık hırsızlarının, kol gezenlerin

Bekçi düdüklerinin içindeki havanın tanrısı

Unutmak bir fiil değil

Yıkasan da kirin izi alnımda kurur

Aydınlatma kelepçeleri

Acı bir huydur unutulur

 

Çıplaktım

Kemirirken elektrik bedenimi

Göz kapaklarım dahi yoktu

Çıplaktım

Çıkacağın yokuşu,

Adımlarının kırdığı ışıkla

Gittiğin yerlerin sen gittin diye yol oluşunu

Ve Saddam heykelini kıskandım

Yan koğuştaki gürültüden seçtiğim cümle

Kalabalık kendini celladın yerine koyarmış

Asılarak ölenlerin düştüğü yerde

Sen benim için yeni cümleler kur


Beklemek değil de

Bekletilmek acı bir huy

dur unutulur