Yanmış lavantaların yanına gidiyorum, tam ortadayım. Burnuma küf kokusu ile aralarında yeni filizlenmeye başlayan lavanta kokuları geliyor. Süzülen kokuların karmaşıklığı beni ortasında bulunduğum tarladan köklerine, toprağın altına sürükledi. Ve kendimi içimi renklendiren o yerde değil karanlığın içinde buldum. Masumluğuma yenik düşmek zorunda kaldım. İçimde canlılığını tek koruyan tarafım ilk defa bu denli beni soğuk bıraktı toprakta. Bu benim suçum mu? Bütün bu ateşin ve soğukluğun yan yana gelmesinin tek sebebi bu mu? Ya da güneş bekleyen, su bekleyen içimdeki lavantaların son çırpınışları benim suçum mu? 

Suçlu yok, tutunacağın bir başka lavanta yok. Sarılsan bütün hepsinin arasında onu ayırt edebileceğin o lavanta yok.