ellerinde hüzünden bozma bir acı,
yolu, yolsuzluğu ve öyle ortada kalmışlığı bilen bir varlık.
insan demeye bin şahit isterlermiş, istesinler.
genç, güzel, hoyrat ve arı değil geceden. gece yarası ve sancı dinmez biliyorum. geçtim, gençtim bir vakit bende,
yollar arşınladım da duruldu suyum.
ellerimdeki yara izlerine bakmayı bırak. velhasıl var işte içimde, dışımda solumda bir iz.
senin yolundan geçmez böylesi bir yaren.
vurulmuştu birileri benim de böyle kirpiği eksik, bakışı keskin kahveden bozma gözlerime, kızıl bakır saçlarıma ve bilir misin buğdaydan dönme tenime.
velhasıl kuyuya Yusuf olmak gerekti,
ben oldum da bir kuyu olmaya yetti şu bileğim.
sırrı içinde saklı.
lazımdı bir şey, pekçe gerekti, eksik kaldı. kendinden uzak ve yolu hep yokuş olmak ciğer elimde gezmeye bezendi.
hatta atardamarıma pıhtı bile atmış olabilir. ama kimseyi yarıyolda bırakmaya dünden meyilli değildim.
sadece verilen işaretleri iyi takip ettim diyelim.
kestiysem ipleri siz verdiniz elime bıçağı. suçlanacaksam pek âlâ hakkım yenmez öyle.
ama ben başlatmadım bu kavgayı.
sadece bitirdim
ve çıktım oyundan usulca,
sonrasında yok payım.