Lila ojeler -çok uzun zaman sonra-, yandan ördüğüm saçım, evdeyim o küçük kız çocuğu olarak. "Biliyoo musunuğuz ben isstediğim zaman zamaaanı deeğiştirebiliooruuuğm."
Sonra da tırnak işareti koyuyorum cümlelerine çünkü o çocuk o kadar var olabilirmiş gibi hissetmiyorum.
İki zaman, çok zaman bölünüyorum ortaokulda ortasından böldüğümüz o solucan gibi. Bazen tam ortadan olmuyor, şaşıyorum ve öfke geliyor diğer zamanın aşağılanışından doğan. Cümledeki tam cümleleri ayırmaya yarayan virgül. Sınav senesi. Geçen uff 40 net koymuşum türkçeden.
" Hissettiklerini düşünmeyi bilmeyenler, bırakalım dilbilgisine uysunlar." ~pessoa
Hissettiklerimi düşünmeyi fazlasıyla biliyorum.
Neyin sınavı? Neyin senesi?
Ayfer tunç aldım geçen, Mina urgan aldım bölümüme başlamadan okumuş olurum virginia wolf'u diye. Eminim çünkü girerim o okula. Ama zamanlarım çakışıyor işte. O solucan gibi kıvranıyorlar ölmek üzere, ben çoğalırlar sanmıştım oysa. " Napıyıığm öyle gördük biyoloji dersindee allaa allaaa! "
Ğ' leri çok severim. Can güngör'ü de bu sebepten mesela. Dağılıyorum. Daha fazla dağıldığım da olmuştu neyse ki.
Bu dağınıklık, etrafı toplarken oluşandan. Evet pek fazla yürüyemiyorum şu sıralar, her şey ayak altında. Rafları çakmaya başladım ama.
Alanım kısıtlı, yapabildiklerim kısıtlı. Bunu hatırlayayım.
Hareket etmem lazım ama yaşarken oraya buraya çarpıyorum işte. Kutular yerlerde.
Keşke zamanı durdursam. Durdursam ve bu odada başka zamana ait bir portal açsam, yaklaşık bir 12 yıl öncesine. Açsam ve büyütmeye başlasam kendimi. Belki o zaman görünür olurum, lilalar benim olur, bir şeylere ait olurum ve onlar bana. İnsan olurum yani. Gölge gibi yaşamak çok zorluyor çünkü beni. Bana, bize ikimize azıcık zaman verin. O portalda büyüyebilirse o kız, yeşerir. Ve bugünüme mani olan hangi duygusuyla onu geride bırakabilir. Yoksa ne ben onu arkamda bırakabiliyorum ne de o paçalarımı bırakabiliyor benim. Ve hayat devam ediyor sonra. Kaldığı yerden.