İlk ne zaman başladı, bilemiyorum. Kendimi bildim bileli uyum  problemi yaşadığım kesin. Küçük yaşlarda huzursuz olduğum ortamlarda mide bulantılarıyla başlayan şikayetler yaşım ilerledikçe nefessiz kalma, baş dönmesi gibi şikayetlere dönüştü. Lise ikinci sınıftayken bir İstanbul yolculuğu sonrası annemle otobüsle Edirne’ye dönüyorduk. Camdan bakıp kafamda klip çeke çeke müzik dinliyordum. Herkes yapar. Birden nefes alamadığımı değil de nefesimin yeterli gelmediğini hissettim. Sanki soluduğum hava akciğerlerime bir türlü dolamıyordu. İlk önce panikledim. Odağımı değiştirmeye çalıştım, bir türlü başaramadım. Düşüncelerim ne olursa olsun aynı noktaya kayıyordu. Bunun bir kalp krizi olabileceğini düşünüp panikledim. Anneme dönüp nefes alamadığımı söyledim. Annem hemşire bu arada ve benden kat kat daha paniktir. Gözlerindeki o aniden beliren korku, gözlerinde gördüğüm kendi yansımam ve bum! Freni bozulmuş son sürat giden bir araba gibi sonrası. Birilerine söyledikten sonra otokontrolünü de aynı hızla kaybedersin. Morardım, fenalaştım. Annem muavine durmasını söyledi, muavin de "Ben bir limonlu ıslak mendil vereyim, hanım kızımız inşallah iyi olacak." dedi. Sensin hanım kız.