Ah, nefesim daralıyor yine bu sokakta
Yorulmuş ruhum uzanmış bir kaldırıma
Yüzümü gizliyorum senden iki yüzlü de değilim asla
Dört dönüyorum çıkmaz yollarında
Nefesim daralıyor senin sokağında
Yoksa aklımı mı kaybediyorum, ne olur yardım et!
Çatladı sabır taşı, un ufak oldu selamet
Darağacında bir çocuk aklar saçında
Kavuşmamız mahşere kalsa tanır mısın beni orada?
Ne olur yardım et, aklımı mı kaybediyorum yoksa?
Nereden nereye sürükler hayat bizi, bilmem ölüm var
Kalbimin odalarında sana ayrılmış onlarca bölüm var
Yıllar geçse de ilk günkü sevgim var hâlâ
Canımı al istersen yeter ki çok yaşa
Koskocaman hayatın sonunda bir ömür, bir de ölüm var
İyi bir kek; portakal kabukları, ceviz ve çatallar...
Bir çift göz, minnettar bakışlar
Soğuk hava, beyaz mont, çantada kek ve kaydırak
Bir bank, çocuklar gibi şen şakrak
Lal olmuş dilim, tek kelime etmez bu sevda hakkında
Abin oldum, dostun oldum, arkadaşın oldum
Derdim oldun, bir mühür gibi vuruldun bağrıma
Var oldun da yâr olmak nasip olmadı dünyada
Ama yine de tek kelime etmedim bu sevda hakkında
Küçücük bir çocuk kucağında gençliğim
Bir sevda uğruna yıllarımı verdim
Simsiyah gözleri kurşun gibi
Sevdir beni ya Rabbi ölmelere gideyim
Asfalt kokusu, kahve telvesi ve papatya
Kahrol ey gök gürültüsü
O zarif varlık var ya
Ayın en güzel görüntüsü
Yahu sen, üstün varlıkların kalbi en derin olanı
Yüzünde bir bebek gülümsemesi, çocuksu huylar
Sevince dallarda çiçekler açtıranı
İçimde devasa bir huzur, ne olur bir kez sarılayım, aç kollarını
Ah! Sen, güzelliğinin en ardı sonu olmayanı
Gökte dolunay, parçalı bulut, yıldızlar ve ben
Gülünce bir ay gibi parlayanı
Beş yaşında bir çocuk, pirinç taneleri, kiraz ve sen
Ön cebimde devasa bir huzur, ne olur son kez sarılayım, aç kollarını!