Seni düşünmek,

ansızları ve kaydıraktan kayan bacaksız akrepler gibi


Seni düşünmek

ve düşündürmek bir kaygısıza ölümü,

Ya da hasta yatağında bir ceset adayına kucakta şifalı bir bebek sevdirmek gibi

ama bebeğin doğumu, hastanın yaşamına bedelken düşünmek seni,


Korkmak kurttan, kuştan, ezelden beri son bulacak yalnızlığımdan

Yaşamakla bir olmuş boş vermişliğimle

Yaşamak bizim için,


Elektrikli tellere koşan çocuklar gibi şen,

dünyadan bir haber

Ve sonsuz uykusunda bir kedi olmak seni düşünmek.


Denizi ateşe veren gemiler gibi havaya uçan paralı askerlerle dolu Vietnam ormanında

bir kaplan olmak seni düşünmek

Ve neden bacaksız olduğunu anlamak bir akrep olarak,


Kaydırağın ucundan kaynayan su dolu tencereye düşmek ve bir organizmanın

bağırsağından şehrin kanalizasyonuna kavuşmak seni düşünmek,


Seni düşünmek,

Toz bezleriyle sarılı kollarıyla mutfak tezgahına yaslanmış

ölü doğumu taşıyan bir anne olmak

ve sonsuza uğurlamak sonsuz yolculuktan gelen elli santimlik meleğini,


Seni düşünmek tam ortasında kıtanın,

milyonlarca ölü bedenin kanının aktığı denizlere zihnimde seninle koşmak,


Seni konuşmak 21 farklı dilde 21 farklı yabancıyla

ve hiçbir zaman tam olmamak.


Dağ katili bir çobanla silahları saklamadan uyumak

Ve çalmak bir cücenin elinden parasını,


Seni özlemek,

Suratıma vuran her bir okyanus esintisinde,

Ve hissetmek ensemde, ince uzun parmaklarını

saçlarımı okşarken...


Hatıra getirmek ölüm beyazlığı tenini

ve duymak leylak kokusunu saçlarının.


İçimde çarpışan tanker gemileriyle aleve vermek tüm güneyi,


Güneybatıyı, doğuyu ve tam buradan Japonya'ya kadar,

yerin tam bir milyon metre altından kazmak,

elimde bir oksijen tüpüyle

Ve getirmek bir ölüye, doğum hatırasını.


Kağıttan gemilere binip aşmak, aşılamaz şaşkınlıkları


Ve gelmek sana...


Koca bir adam olarak utanmadan

yığılıp kalmak kucağına

tam ortasında o büyük Asya'nın!


Ve heybesinde taşımak yalnızlığını bu özlemin,

aylarca...



Seni düşünmek,

kapatmak televizyonu, uyuklayan bir babanın önünde,


Yorulmuş anneme ilk ve son kez sarılmak,

Doğumdan hemen sonra sırtımda kanla


Her gün yeniden bir araya gelmek,

düşünülemez, düşüncesi yokluğunla,


Kaybetmek bir savaşı at sırtında,

binlerce askerin ardından bekleyen,

karım ve çocuğumla.


Seni düşünmek yarı cennet bir hayal

Ve tütün kokan bir odada

Okyanusu getirmek gibi akla


Seni sevmek

Ve uyanmak kanlı karnını tutan karısının yanında

Bir mağara adamı olarak


Öcünü almak gün aşırı

Aşan denizleri balinalardan

Yamru yumru ölü bebeğinin


Ve sevmek seni

Tuzlu dehlizlerde pişmek hasret yaralarıyla


Kirpiklerine özlem duymak

Ve kırılmak fok balıklarının çenesinin altında

Terk edilmiş bir penguen gibi


Mahpuslarda geçirmek

Bir ömrü

Vatana dahil diye sevmek

Mahpus duvarlarını


Sevdaya dahil diye

Katlanmak

Sevdalığına sevdanın


Ve gitmek bir dağın eteğine

Eteğinde yaşamak kayıp günlerin hüznünü

ve kayıp pati izlerini izlemek

aşağılanmış köpeklerin kanlı kar üstünde


Ve sevmek seni

Düşmek bir çığ ile yüksek çığırlarından dağların

Kalmak bir kucak karın altında

Bir kucak dolusu ümitle


Ve ümit etmek

Ümit etmek ki sonu gelmeyen bir uğraştır

Ölüm döşeğinde ölmeyecekler için


Ve hasret duymak sana

Gitmek bir geminin ardından

Elinde yelken ile

Unutmuş miçolara hatırlatmak toprağın kokusunu

Ve bir kadın elini


Ve sonu gelmeyen bir maceranın ardından

Sonunu getirmek güzelliklerin


Seni sevmek yolunu kaybetmek bir atlının

Ve peşini bulmak

Bir köşe kenarda ipin ucu ile bağlanmış

Kaburgaları sayılan bir kadının


Ve gözükmek öte diyarlardan

Cennetin gözüne


Ve yahut sevmek seni

Ayları alacak seferinden dönemeyen

Bir petrol tankeri işçisi gibi

Ölmek derin denizlerde


91 krizinde batan bir banker gibi batmak

Şilep'in dibine yumruğunda kokulu öpücüğün


Ve parmak uçlarımda dişlerinle

Kanıma geçmiş kanın



Şimdi sevmek seni

Şuan su dakika düşünmek

Ve yolculuğa çıkmak gözlerinle

Ruhumun içindeki yolunu bilmediğim ormanlara


Ana kucağı kadar sıcak dudaklarına

Yatıp uyumak gibidir


Ve duymak göğsüne yaslanıp

Kalp atışlarını


Hissetmek gibidir yaşamın esrarengiz anlamını

Ve duymak gibidir


Hiçlikten gelen seslerini

Sevdanın



 Seni özlemek ve sonu gelmez sorunlarına rağmen

Memleketimi sevmek gibi sevmek seni.


Savrulmak ve sürülmek karşı yakasına cennetin,


Uzaktan izlemek,

Ölümü, vahşeti, tecavüzü, cinayeti,


Pisliğin içinde boğulan bir inciye hasret duymak gibi,


Ve memleket hasreti gibi


hasret etmek sana...



                                                             29.03.2020

                                                               Lizbon