Bir Hayli


biçem

şuur biçim

         şiir


ikilimsizleştim


güzelsin diyebildim

bir de bir hayli


yabalı ve sarışan

kıvrak ve günahkar

perişan ve biricik

               cennetçecik


sanatmış

bileklerini yunarken maviş

serapmerap biraz mürekkep

bazen gep/gerçek

               -gerçekten sevişler-


lüks bir şarkı

           çalışta


gönül uzak yoldan

           gelişte


gözlerim hep

           çıkışta


kan doğramalı

tan vakti

tan vaktinki gülüşte



Sen


telaşlı bir uykudasın

istemek geliyor içinden

gelinciklerle kayırmak bir çift gözü

sanata ve parmaklığa sarılıp

bekleyerek

hırpalayarak bu yaşamaklı virtüözü

beyazcalaşarak koşmak geliyor

ve tutamıyorsun

çocuklaşıp saçlarına bir gökyüzü konuyor

gittikçe mor gittikçe lila

gittikçe bütün ağırlığıyla

serpeleniyor dudakların



Yeni


güz, sahipsiz sanattır derlerdi kimseye aldırmadan

onlar sahiplendiler güzü

ve sarkışan yapraklarla dans ettiler


   yürünecek saatlerim var 

   her rastlantıda mesafe artıyor

   bebek ağlayışlarıyla değer bulan

   göz yaşlarıyla kine bürünen

   kalksa düşmeyecek 

   düşse kalkmayacak

   düşse, en kabusça olan ben

   toprağa seslenip de nefes veren


biçebilir mi pahamı bir müzayede

en türkiye benim sesleri

             türkiyede



Şehre Yabancı


turuncu bir yaş döküldü

sonra yeşerdi, bir damlayla lilayla

yaşayabilecek ne varsa 

ne varsa göğe doğru alçalan

temizlendi kızıla çalan yağmurla

ağlandı ardından, köylü ağladı

bir odası daha yoktu ağlamak için

ağladı çocuklarla ve avuçlarına 

bakıp arapça -ya da her ne dilse-

konuşmaya başladı 

biraz türkçe ağladı -ya da her ne dilse-


ağladı, ne kadar ağlanabilirse



Şubatsı


kar yağıyordu

elin, kesiyordu parmaklarımı

çelikçe bir ustura

ve şimşeğin beyazında

batının en denizi ve

doğunun kara yazında

gülüşlere çevrilen ne hüzne benziyorsa

o yerde


ve yüzük parmağını okşadığımda

devralındım karakollarca