Toplumun bize dayattığı normlardan uzaklaşmak, baskıcı çevremden

soyutlanmak istiyorum. İstediğim şeylerin gerçekleşmesi veyahut gerçekleşmemesi önemli değil. Tüm değer yargılarını yıkmak, kültürel etiğe başkaldırı yapmak kolay olmamalı.


Kafamdaki şeyleri kaleme dökmek, gecenin sessizliğinden yararlanmak... Bir sokak lambasının aydınlattığı bankta oturan adamdan bahsediyorum. Yazdıklarım onun kafasından geçen şeyler. Normlara ayak uyduramayan kişiliği, ardından lümüneyi getiriyor. Lümüne, sokak lambasının aydınlattığı bankta oturan adamla arkadaşlık kuruyor. Düşündüğü şeyler töreye liyakat etmeyen bizleri de temsil ediyor. ''Bir inanca, bir fikre ya da bir siyasi düşünceye körkütük bağlılığımız bizim en büyük düşmanımız'' diye geçiriyor içinden. Cebinden çıkardığı tütünü yakarak derin düşüncelerine devam ediyor.


Korkuyor... Yalnızlıktan ve insan olmaktan. Utanıyor kendinden, yaptığı yanlışlardan ve yapacağı yanlışlardan.

Bugünü düşünüyor. Yaptığı şeyleri ve yapmak istediği şeyleri karşılaştırıyor. Ortaya bir sentez karmaşası çıkartıp sessizliğe gömülüyor. İçinden çıkamadığı bugünü yarında yaşamak istemiyor. Hevesleniyor, ardından ağlıyor. Bir hızla kalkıp banktan evin yolunu tutuyor.

Bıraktığı boş bankı lümüne dolduruyor...