Sevgili lunapark memuru…
Dünya üzerinde gördüğüm en güzel mesleğe sahipsiniz.
Ne güzelsiniz…
Acaba güzel misiniz?
Nasıl atandınız?
Yaş sınırı var mı mesela?
Çocuk olmak yeter mi
Sizin gibi bir hayata sahip olmaya…
Manzaranız hep güzel…
Mutlu olan insanlar ve sizin gibi çocuklar!
Şey bir de balonlar,
Bazen kendini gökyüzüne salıveren
Tüm balonlar sizin denetiminizden geçiyor mu?
Ben biliyorum sayın lunapark memuru
İpleri bağladığınız gibi siz çözüyorsunuz
Özgürlüğü biliyorsunuz.
Maaşınızı sormuyorum bile.
Servetiniz dünyalar kadar,
Güneş doğunca rengarenk,
Batınca göz kamaştıran.
Çil çil altınlarınızı,
Kuyumcular sayamayınca
Sizi kendi muhasebenize bıraktıklarından,
Alacak verecek kalmamış baksanıza!
Dünyadan oyuncakları almış,
Mutlulukları veriyorsunuz tüm insanlığa.
Dönme dolap bozulunca,
Siz tamir edersiniz sanırım.
Düzeldi mi diye denerken,
Çok eğleniyor musunuz?
Sizin de başınız dönüyor mu onunla?
Sayın lunapark memuru,
Kışın oyuncaklar üşüyor mu?
Üşürlerse sanırım ıhlamur içersiniz.
Bilirim, oyuncakların kalbini gizli gizli,
Siz tamir edersiniz.
Bir gün…
Size cepleri delik,
Meteliksiz bir çocuk uğrarsa…
Kimsenin insafına bırakmayacak kadar…
Lunaparkta memur olmanın
En kutsal yanlarını anlatın lütfen ona.
Belki bir meslek peyda olur ve mutluluk sonsuzluk…