gergedan boynuzu derinliğinde 

bir vadi duruyor ortasında yüzümün

olmak istediğim her şey içinde

her zaman


bu küçük kıta bizim değil

söylemesen ben de duymazdım

peki sen yüzümün şeklini nereden biliyorsun

              aklındaki en küçük zaman aralıkları

                    üzerinden aynı donuk göllerin aktığı

milyonlarca yılda, parçalayarak, incitip şekillendirerek


kendine dönen bir anaforun ortası burası

okyanusu mavi bir çocuğun rüyası örtüyor

en sevdiğin balıkların üzerine

ve gerçek değilmiş gibi bu tiranlığı zamanın

kendi üzerimizde yürüyoruz

ayaklarımız çıplak ve zehir derimin altında.


(lewisite smells like geraniums)