Kelebekler vadisinde yalnız “mingus leoparus anatolius” cinsi, uydurma adlı bi kelebek olmaya gidiyorum.


Adım yalan değil, yaşım sonsuz.


Boğazındaki dumanı kelimeleriyle harmanladı. Gözlerini kısarak çektiği sigaradan çıkan duman kadar sahiciydi söyledikleri:


“Beni yerimden ayrılmaz, kıpırdayamaz duruma getireceğini biliyorsun diil mi?Mıhlayacağını.. 

Ben zaten buna dair pek çok kanıt bıraktım orta yere, parmak izim de iri iri gözükecek,

dedektifin işini zora sokmayacağım

ama orada bir aşk hikayesi bulup da bay dedektifin gözleri dolarsa karışmam.”


-Wow. Bu sözleri istersem bir orkestra ciddiyeti içinde algılayıp tempo tutabilirim, istersem de harflerimin ucunu bileyip ortalığı gıcırtadabilirim.-


Olmazsa adamım ben de kuvvetli bir nefes çekerim sigaradan, sonra da karanlığın ortasında ezerek söndürürüm ışığın izmaritini. Bu renk geçişi de giriverir belki içinde uyuklayan öyküye.



Haydi hoşça kal. 

Beni merak etme, kanatlarım olacak omuzlarımda, rengarenk bir hüzzam yayacağım yeryüzüne.