başındaki çelimsiz ağrı
ellerinde parçaları
küçük distopyan ve sen
burduğun gülümsemende
dişlerin battı cümlene
iğne iğne kirpikler
dudakları iplikler
kara içinde bal
gözünde bebeğin
saplama kirpiklerini
ağlar
kar içinde bak
sisli aklında
yürüdüğün sokaklar
gez kapı kapı
numara yirmi yedi
siyah mavi
dürbünden bak
kaç vakit sıralı
duvarlarında
sıradanlığına hayalim bulaşmış
ayakaltı tozları
güneş parıltı yapmış
ışığı yutmuş
karanlık
boğul tozda
pirinç tanesi yalan
taşları hakikat
ayıklayamazsın bu fırtınada
sonu yok anlaşılamamanın
yokluğa alışmanın
biri hep gider
çünkü bu durak
hayat
ölü kabuğunu atarsan üşürsün
ama donmazsan büyüyemezsin
soluklan çocuk
patika köşesi bir yer var
denizde fenerler var
dur biraz kaptan
rüzgâr dümende
mürettebatına söyle
deniz kızının şarkısı sahte
kehanetini yaz şimdi
madalyon cebine
yıldızları saymayı bitirdiğinde
hoşça kalacaksın