Zaman dahil hiçbir şeyin sayılarla ölçülemediği anlardı.
Günler kısa, geceler epey uzundu.
Hava mı? O da cadı karı memesi kadar soğuktu tabii.
Götümüzü ateşe dönsek başımız donuyor, başımızı ateşe dönsek götümüz donuyordu.
Öyle bir halde idik ki her konuda bu durum tezahür ediyor, ne vakit bir yanı memnun etsek öteki yan bundan mahrum kalıyordu.
Bütün yaşanmış güzelliklerin hayali şu anda ateşin ardında uyuyan anne Esnum'un kirli teninde, yanan ateşin yansıyan ışığında raks ediyordu.
Yer yer çürümüş cerahatlerimden sızan iltihap kokusuyla, yer yer vücudumdaki sızlamalarla güzelliklerin hayalinden uyanıyordum.
Açlıktan ve soğuktan yorgun ve zayıf düşmüştük.
Çömelip dizlerime sarıldım, yanan ateşin içine daldım gözlerimle.
Öyle bir tanıklık ile akıp gidiyordu yaşam tüm heybetiyle.
Hayatın akışında süzülüyordum.
Henüz saymıyorduk zamanı...