Eşkali verilmiş masum adamlardık sanki
Avluda türün sarar dertleşirdik
Kancık bir gecenin sabahında
Anlamsızca uzun uzun bakardık güvercin kanatlarına...
Koca çınarın altında Hacı Baba'nın çayı ve kimsesizlik şarkısı
Alırdı bizi teknesinde gönül gönül gezdirirdi...
Vururduk nasırlı ayaklarımızı parke taşlarına parasızlığın canı çıksın diye
Ne mayhoş
Ne alengirli söyleşirdik be...
Ne gülerdik yamalı paltomuza yahu
Ne ağlardık Deli Veysel'in ölümüne
Ne büyüktük be küçükken
Bilirdik kenar mahalle çocukluğunu
Okumuştuk en ala kitabını yoksulluğun Saint Joseph'in 1000 duvar ötesinde
Hayat kavgası göbek adımız
Atardık zarları hep yek...
Yaprak gibi titrerdi gururumuz fabrikatörün oğlunun doğum gününde.
Atamazdık Jale'nin şuh kahkahalı sosyete bakışını içimizden.
Ben hiç olurdum sen belki sıfır buçuk
Yine de aşık olmaktan vazgeçmezdik her defasında.
Perşembe pazarından aldığımız tişörtle kaçak girerdik en fiyakalı ortamlara
Dirayetin kitabını yazmış gibi sıyrılıverirdik kodaman oğlanın şansölye bakışlarından
Can dostum, kardeşim diye konuşur
Sır vermezdik en ala babayiğitlere
Çok gevurdu talih
Ve çok bonkördü parasızlık
İki şişe biraya şişlendi muhtarın oğlu
Yüz şişe biraya sindiremedik adaleti
Yetim, öksüz, garibandı çoğu adımız
Bu yazgıyla örüldü ağlarımız
Uzun lafı kısası mahalle arkadaşım
Ne çınar kaldı
Ne Hacı Baba
Ne de eski çocukluğumuz
Yaşıyorsak bir şey bildiğimize değil
Eski çınarın hatırına...
Selçuk çatalbaş
2021-10-24T01:37:19+03:00Teşekkür ederim.. Eksik olmayın..