İnsanlar renkleriyle güzel. Mahallemiz ortalama bir Türkiye mahallesi. Ortasında genişçe bir caddemiz var. Esnaf bu cadde boyunca yerleşmiş. Akşamları hareketlenen bir cadde.

Ve insanlarımız... Gözlerinde bazen neşe bazen hüzünle akşam alışverişlerini yapıp evlerine çekilirler.


Caddemizin bir meczubu var. Bazen kaldırım kenarına oturur sigarasını içer. Sömürür gibi içer sigarasını. Beni görünce "Abla, paran var mı?" diye fırlar yerinden. Varsa 5,10 lira veririm, bazen 2,3 lira bozukluk. Yoktur bazen "Canın sağ olsun." der. Akşamüzeri marketlerin bulunduğu köşede bekler, dost aşina yüzlere bakınır, poşetlerini evlerine taşımak için. Karşılığında 5,10 lira alır. Bazen yolun karşısından kollarını kaldırıp sallar, bağırır: "Abla, paran var mı?" Bütün cadde durup bize bakıyor gibi hissederim. Önemli bir iştir poşet taşımak. Kazandıklarıyla sigara alır. Hep neşeyle geçer bu caddeyi.


Bir de bir ablacık var, fırının önündeki bankta saatlerce oturur, yanındaki kocaman çantadan çıkardığı yiyecekleri yer. Gelene geçene "Şer dölü, zina çocuğu!" diye seslenir. "Kıyamet yaklaştı, kıyamet!" dediğini de duydum. Sanırım oğlu "Hadi artık eve gidiyoruz anne!" diyerek utana sıkıla koluna girip götürmüştü bir sefer.


Yan apartmanda oturan bir teyzemiz var. Trafik kazasında bir bacağı sakat kalmış, hafif de bir beyin özrü oluşmuş. O da çıkar caddeyi turlar. Para isterse vermeyin dedi oğlu, yeterince harçlık veriyormuş. Bir gün eczanede rastladım kendisine "Hayrola, hasta mısın?" dedim. Yok dedi, dinlenmek için uğramış eczanenin sandalyelerine. Teyzenin yüzü hep neşelidir. Dost bildiklerine "Selamün aleyküm" der. Bir iki hoşbeş ederiz rastlaşınca.


Bir de kedi besleyenlerimiz varmış birkaç sokakta. 25,30 kedi beslemek aykırı bir iş olduğundan yazmak istedim. Tanrı onlardan razı olsun. Belediye de mama desteği yapıyormuş.


Bunlar temiz mahallemin temiz insancıkları, aykırıları. Mahallemiz renkleriyle güzel. Tanrı bizleri iyilerle karşılaştırsın.