Surlarla çevrilmiş kaledir; kalbin,

Ne toplar ne tüfekler vurmuştur.

Hiçbir enkaza rastlanmaz, lakin,

Mağlup olanlar daima kudurmuştur.


Gözlerine sığmış sanki tabiat,

Tanrı’dan lütuftur onlar sana,

Uğrunda aşılacak çöllere inat,

Tabiatın huzur verecektir bana.


Güzelliğin kimleri sokmuştur günaha?

Saymakla biter mi uğrundaki kurbanlar?

Bir bilsen yüreğimi kavuşuruz felaha,

Yüreğimiz birleşse yazılmaz günahlar.


Geceler boyunca hayallerine daldım,

Aklıma düştün, çehremi tebessüm aldı.

Viran kalmış yüreğimi; aşkıma saldım,

Seni sahiplenirken içimi umutlar sardı.


Sen kapattın ya gönlünü dünyaya,

Sanırsın hiç kimse sana varamaz.

Aklında saplanmış o sarhoş rüyaya;

Aldanma sakın, seni sana bırakmaz.


O surları yıkacak toplar ve tüfekler,

Yalnızca benim elimdedir bilesin.

Savaşırken bizdeki bu yürekler,

Kavuşunca huzuru bulacak bilesin.


Her gece düşlerimi süsleyen sen;

Ruhuma huzur veren bir masalsın.

Ulu Tanrı’ya secde ederken ben,

Sona sakladığım en güzel duamsın.


Yaylalardan akan hırçın ırmaklar,

Anlatır; gönüldeki aşkın heyecanını.

Güneşin yaktığı o çorak topraklar,

Anlatır; bedenime füsunlar yaptığını.


Çaresiz aklımda senin hayalin var,

Aklıma vurduğunda tebessüm ederim.

Kesik kesik uykularımda rüyaların var,

Her uyandığımda, tekrar uyumak isterim.