Dünyadan kopan son ses var etti kıyameti

Değildi bir kadından ne de erkekten

Çünkü insanlıktı varoluştan beri kelimelerle çırpınan

Aslında duyulması gereken sesler değil

Dinlenmesi gereken susmaktı biraz


Kelimeler havada çarpışarak yok etti anlamı

Ben de susmuştum biraz, dinledim

Dinledim diyorum anlamak çınlıyor başımda

Volkandan ilk fışkıran gibi cesur

Saplıyor bıçağını üstelik dikiş tutmaz

Kanamak susmakla bir tutuluyor

Sur'ayı duymaya yerimiz kalmayana dek kıyamettir bu


Sessizlik değildir üzerime mahşer gibi inen

Olsa olsa duyulmamaktır hesapsız kalabalıktan

Dünya, küçük bir tabuttan ışıklı bir yolu gözlemek

Ve senindir yolun sonunda tanı koymak için değnekle uzandığın ceset 

Senindir ilk adımını anımsayamadığın yolculuk

Kibirli gök, mağrur yeşil

Köklerini kusan toprak

Ve benim geceyi vuran çığlıktan mızrak


Gecenin kıskacında zikzaklar çizerim kurtulmak için

Meridyenler adımlarım

Ki zamanın puslu yerlerine benzemez

Berrak yanılgısına hiç değil

Düpedüz sıkışmaktır bu

Ve kaçıncı evresi özgür olacak kadar dardır

Kaçıncı katı gökyüzünün 

Kaç basamak inmem gerekir kibirden tahtınıza

Hangi maske bahşedilir

Ve nedir bu kamburuma saplanan ızdırap nişanı derken aynaya

Kuşkusuzca inanç tohumları ekerek kaçmak geceden 

Yörüngeden bir fısıltı çıkarırsa şayet 

Şüphesiz kıyamettir bu