sözlerimizi kana bulaya bulaya kırdığımız
söğüt ağacına iştirak yapayalnız gölge
balta güneşe saplandı bir kere
kabahat sende değil
ölünce küfürle gusletsinler beni
sözlerim ki yeni asrın topal yabancısı
-kendi mezarına yürüyebilirler-
sözlerim ki kana bulaya bulaya kırdığım
-üstünü ancak böyle kapatabilirler-
yazdığım ne varsa derimde bir ameliyat izi
bütün defterlerim istimlak edildi bir kere
karanlığım
ilk günahla döllenmiş
ezberden okunacak son söze gebe
karanlığım
aydınlığınız yanında ne de parlak duruyor
yazılmış bütün alaycı sancılar
bir cehennem gibi ıssız yanıyor
iki kelam için gevreyen imanım
iki elimle boğazına sarıldığım
kahrolması müstahak gençliğim
hatırlanacaksa ancak
çocuk geçirdiğim hafta sonları gibi
ömür törpüme
kazık çakamayacaksa iki elimle iki kelam
unutulmak madem değil işten bile
kendimle sittinsene geçse geçinemeyiz
kahrolsun gövdemi delen kalemden mızrak
kahrolsun kelam kahrolsun yazan ellerimiz
göğüs kafesimde nefes zannettiğim pıtrak
kim yaşama benzetti seni bu kadar
bırak beni geberecek denli inat tutmuşum
kendim için geberecek senin yüzünden geberecek
anlatılmaz bir haldeyim
yüzüm gitgide bir ölüye benzeyecek
çünkü
göğüs kafesimde nefes zannettiğim pıtrak
seni çıkarmayı öğreneceğim
nefes almayı unutarak
Said Bahçeci
2021-07-27T00:45:40+03:00teşekkür ederim güzel yorumlarınız için.
Aslı
2021-07-26T23:26:56+03:00Son kısmı çok sevdim. Bu şiirle karşılaştığıma da mutlu oldum.