Mansplaining, İngilizcede man (erkek) ve splaining (izah etme veya açıklık getirme) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan bir terim. Oxford sözlüğü, mansplain fiilini bir erkeğin (bir şeyi) birine (tipik olarak bir kadına) tepeden ve küçümseyici bir tavırla açıklaması olarak tanımlıyor.  


Kelimeye hakim olmasak da anlamına oldukça aşinayız. Ataerkil toplumlarda dünyaya gelen her kadının günlük yaşam rutinleri haline gelen mansplaining, sosyal medyada yapılan paylaşımlar ile tekrar tekrar gündeme geliyor. Kısa bir süre gündemde ilgi çektikten sonra yeniden herkes normal yaşantısına geri dönüyor. Peki nedir bu normal yaşantı? 


İş yerinizde fikrinizi belirttiğiniz bir konu hakkında erkek çalışma arkadaşınız aynı şeyi sizin adınıza bir kez daha tekrarlayacak, sizin yıllarca emek verip bilimsel bir sonuca vardığınız konu için erkek bir arkadaşınız küçümseyici bir yaklaşımda bulunacak. Bunların hepsi bizim dünyamızın maalesef “normali.” Toplantılarda belirttiğiniz fikirler küçümseyici gülümsemelere maruz kalıyor ve düşünmen çok güzel deniliyorsa artık bunu durdurmanın zamanı gelmiş demektir. Kadınlar yalnızca düşünmek için değil düşündüklerini özgürce ifade edebilmek, dilediği zaman faaliyete geçirmek için dünyadalar. Özellikle iş dünyasında oldukça rastlanan bu durum, erkeklerin egosu ile birleştiği zaman katlanılmaz bir hal alabilir. Üstün olma fikri ile yanıp tutuşan erkeklerden daha başarılı olma ihtimaliniz, onlar için kabul edilemez. Her zaman bir eksiğiniz olmalı, eksik bulunamadığında “kadın” olmanız bir kusur sayılmalı.  


Devamlı maruz kalınan bu durum, kadınları aşılması güç bir özgüvensizliğe itiyor. Sözlerinin önemsenmediğini düşünen kadınlar sessizleşiyor. Bu sessizlik ise erkeklere daha fazla güç vermeye devam ediyor. Tüm kadınların en iyi fikirlerini sona sakladığı anlar olmuştur. Fazlasıyla güvendiğiniz o fikri asla dile getiremezsiniz çünkü neyle karşılaşacağınız hep bellidir. Ama bu durumla başa çıkmanın yolu susmak, fikirleri saklamak değil. Daha fazla konuşmak, daha başarılı olmak.  


Sizlere maruz kaldığım bir durumdan bahsetmek istiyorum. Eminim her kadının yaşadığı durumlardan sadece bir tanesidir. Bir “eğitim kurumu” için hazırladığımız sunum sonrasında, eğitim kurumunun çalışanlarıyla sohbet etmeye başladık. Bu sohbet ilerleyen dakikalarında biz kadınlar için neyin nasıl doğru olduğu hakkında önerilerde bulunma kısmına evrildi. Evet yaptığınız iş çok güzel hanımlar ama iyiliğiniz için ofiste çalışmalısınız demeye kadar gitti. Kendisinin fikrinin ne kadar yanlış olduğunu ona elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık ama burada ana konu tüm erkeklerin kadınlar için kadınlardan daha iyi fikirleri olduğunu düşünmeleri. Kadınlar yerine düşünmek, onlar için neyin iyi olduğuna karar verme sorumluluğunu üzerlerinden kaldırmaları gerekiyor. 


Hiçbir zaman kadınlar için sorun yaratan tek şeyin erkekler olduğu düşüncesini savunmadım. Bu sorunların temelinde tüm insanların değişmesine rağmen bu değişimi düşünce sistemlerine yansıtamamasından kaynaklandığına inandım. Kadınlar ya da erkekler hangi zorlukla karşılaşıyorsa bunun mücadelesinin adil bir şekilde tüm insanlar tarafından verilmesi gerekmekte. Birlikten kuvvet doğar dedikleri olay burada başlıyor. Günümüzde mansplaining ile savaşan kadınlar varken buna kadın ya da erkek kimsenin olanak vermemesi ve sesini duyurması gerekmekte.