Bir sahra hastanesinde buldum kendimi

Yabancı yüzlerin umulmaz ışığı vardı

Ruhu savaşmakla yıllanmış her birinin.. 

Kulağıma ilişen kelimeler var

Her duyduğumda beni bir yabancıya dönüştüren

Duydukça dönüşüyorum

Durdukça öbekleşiyorum yerimde

Kifayetsiz avutmalara gardımı alıyorum 

Zamanda boşluğa düşüyorum 

Gördüğüm yıldızlar değil karanlık

Sesler makineleşti artık

Ölümle senkronize olmaya çalışıyor

Hayır... Hayır

Umudun yaşamdaki yeri bu sesler

Karanlık yerini aciz bir parıltıya bırakıyor

Damarlarımdan arzularım akıyor

Yardım istiyorum doktorlardan

İnsanlar intihar mektubu yazmayı bıraksın! 

Uyumak istiyorum.. Hayır.. Morfin değil! 

Sebepsiz inançlara kapılıyorum

Semavi dinlerden özür diliyorum rüyamda 

İnsanlara bakıyorum... 

Tenlerine sinmiş usanç

Tanıdığımı sanıyorum 

Dudak kıvrımlarında biten alaycı da kim? 

Karanlığın enfes çağrısında bitiyor arzularım

Binlerce yıldız var şimdi

Bir kutuptan öbürüne koşuyorum

Renkli kumaşlardan kalabalıklar

Kaldırım kenarında yatan gerçekler

İpe dizilmiş gülümsemeler

Yüzlerce topuk tıkırtısı duyuyorum

Üzerimden birkaç soluk kırıntısı atlıyor

Asfaltta bir birikintiyim artık

En derinde saklanıyorum farkedilmeksizin

Güneşin sarı sıcak parıltısı kurutuyor beni

Açığa çıkıyor her bir zerrem... 

Uyandırıldığım gün dindi acılarım

Benzerliğim ruhumu yakıyor

Aynalarda arıyorum benliğimi

Hep aynı döşek köşelerde duran

Hayır insan mı onlar? 

Kıpırdanan eşya olur mu hiç!? 

Boynuna dolanmışım doktorların

Her bir şeyi duymaya başladım

Köşelerde bırakılmayıvereyim

Bir insan sadâsına uzağım 

... 

Uzaklarda bir insanım

Gül yetiştirmeye adanırım

Adama sürüklenirse bir soluk kırıntısı

Şimdi ondan farksızım.