"Gözleri fal taşı gibi ağzı açık, kanatları gerilmiş, tarih meleğinin görünüşü de ancak böyle olabilir. Yüzü geçmişe çevrilmiş, bize bir olaylar zinciri gibi görünenleri, o tek bir felaket olarak görür. Yıkıntıları durmadan üst üste yığıp ayaklarının önüne fırlatan bir felaket... Biraz daha kalmak isterdi melek, ölüleri hayata döndürmek, kırık parçaları yeniden birleştirmek. Ama cennetten kopup gelen bir fırtına kanatlarını öyle şiddetle yakalamıştır ki bir daha kapayamaz onları. Yıkıntılar gözlerinin önünde göğe doğru yükselirken fırtına ile birlikte çaresiz, sırtını döndüğü geleceğe sürüklenir. İşte, ilerleme dediğimiz şey bu fırtınadır." der Walter Benjamin. Bunu, zamanımızın en iyi kapitalizm yorumcusu olarak gördüğüm Marshall Berman'ın "Marksizmle Maceram" kitabında okudum.

Modern dünyada tam olarak bunu hissediyorum.

Geçmişle hesabı halledemeden apar topar mekandan ayrılmak ve tekrar yola koyulmak zorunda olduğumuz lanetli bir hac yürüyüşü gibi bir şey maalesef.