Güvercinlerle değil, o gün martılarla çağırdılar. Güvercinler naiflerdi, martılar ağzına ne gelirse utanmadan çekinmeden söylerdi.
Yalnızlık, yalnızlık dediler…
Çatlaktı sesleri, rahatsız ederdi.
Üslup bilmez şu martılar dikenli söyler ne söyleyecekse!
Ama rahatsız eden üslupları da değildi, yalnızlık, yalnızlık diye bağırdılar.
Bir tek sana söyledikleri, bir tek sen dinlediğin için!
Martılar!! Martılaar!!!
Kesin o çatallı sesinizi! Sizleri simite alıştıran ben değilim. Yukarıdan konuşmak kolay, gel de bu daracık çukurdan konuş cesaretin varsa.
Sesini, doğrunu, uçma kabiliyetini, güzel kanatlarını istemezler; seni sen yapan neyin varsa yok etmeni, bir ucube gibi gözükmeni severler.
Ucubeliğin yakışan rengini takarsın gerdanına ve uçmayı bile unuttururlar adama.
Bedavaya yaşamakta yok burada, kimse iyilik sever gözükmek, çocuk eğlendirmek için beslemez seni, ensene vurur alırlar lokmanı!
Yukarıdan konuşmak kolay, gel de içine gir o yalnızlığın. Sonra kahkahalarını bas çirkin sesinle, tabi gülmeni severlerse.