Öfkelendiğinde yakıp yok etmek istiyordu. Bu kadar öfkeliyse eğer bu demek oluyordu ki, o çok korkuyor. Bu küçük insanın bunu öğrendiği yer o günkü evinin salonunda, gürül gürül yanan sobanın yanındaki mavi büyük kanepenin üstü oldu. Oyuncak tencereleri ile oynuyordu, kanepe ev olmuştu. Saat babanın eve gelme saatiydi ve o hala ev ödevlerini yapmamıştı. Anne yorgunluktan ve biraz da uykuyu sevdiğinden uyukluyordu. Uyandı ve hala oyuncakları ile oynayan küçük insanın oyuncaklarını sobada yaktı. Sonra çok pişman olsa da olan olmuştur. Bir ezber yapmıştır çocuk; öfke ile yakıp yıkabilirim. Bunu bırakmak yetişkinliğe selam dediğin zamana denk gelmiş olsa da, aynı yetişkinliğe biraz geç kalmana da sebep olmuştur. Yetişkinliği bekletmenin bazı işleri batırmasını da yanımıza aldıktan sonra, yine de günün sonunda; her şeye faydası olan, beklettiğin yetişkinlik oluyor. Zira hayat bir şekilde dalga geçilmesi gereken bir alan, tabi gerçekliğini kabul edene kadar.