Yorgunlukla savaşmak, acılarla buluşmak. Zamanlarım var. Hiç gelmesini istemediğim. Kararlarımdan ötürü hapsetmiş beni kederim. Sanki lütufmuş gibi gösterirlerdi normal bir hadiseyi. Üzgünüm melankoli, işte bu benim tek gerçeğim. Nefsime acımla sahip olmuşum. İçimden ölü yağıyor. Ve ben bu ölüleri kaldıramayacak kadar yorgunum. Bir tabut ağırlığında kalbim. Ömrüm seni sevmekle geçer. Ben bu tasvirin altında kalmış büyük bir ecel. Yazmam lazım Mori. Yazmazsam kahrolacaklardır hepsi. Yazmazsam kahrolacağımdır kendim. Alış, dedi. Oysaki alışmayı hiç istemediğim bir haneyim. Yazık olmuşum kendime. Bir anda kaybettim gerçeğimi. Bu benim zaferimdir!


Boğazımdaki bataklıktan çıkmaya çalıştıkça bir sendeledim. Orayı şelale yapan bir canlı var. Sanki hep beni besliyor. Tam düşeceğim derken tutuyor. İşte böyle yazdırır sana acı. Nettir, siyahtır. Keskindir. Bileylenmiş bir bıçak gibi. Sana dokundukça kıvrandırır. Bununla başa çıkarsan dünyayla başa çıkarsın. Sen benim en derin kütüphanemsin. İçinde bulunduğum yalnızlığımsın. Kaçmak istemediğim sonbaharımsın. İnan, bazen çok ağlamaklı olurum ama ağlayamam. Acım buna müsaade etmez, pek bir gururludur! Çok sever böyle yapmayı.


Omzumdaki meleklere yalan söyleyemem, 7 günün 2'sinde bahar bahçeyim. Diğer kalan günlerinde ise tarlada bir korkuluk. Başka türlü alıntılayamam. Benim olayım bu. Yeri gelir kahrolurum, yeri gelir yerden göğe çıkarım!


Bu şehre cenk ettim de bir fethedemedim toplu huzuru. Cephesine ateş eden asker gibiyim. Sanki savaş benim içimde. Bu şehre cenk ettim de bir fethedemedim kederi. Önüne gelene ateş eder gibiyim. Sanki her yerim bir ölüm.