Yatağıma uzandım ve üstüme yorganı almaya üşendim, çekiştirmeye başladım. Üşüdüm, yorgana dolandım ve çıkmak istedim ama beceremedim.

Gökyüzünün derin maviliğini seyrederken aydan bir tıkırtı geldi. Başımı pencereden dışarı uzattım, tıkırtının orada olup olmadığını merak edercesine daldım gökyüzüne… Bir çocuk ellerini uzatmış benimle dans etmek istiyordu, ona yetişmek için merdiveni aldım ve gökyüzüne doğru tırmanmaya başladım. Çocuk için dans için mavilik için ama yoktu. Aradım ve bulamadım, yatağıma giderken bir tıkırtı daha duydum. Heyecanlandım, belki tıkırtı sesi o çocuğun değildi ama çok heyecanlanmıştım. Sanırım daha tanımadan sevmeye başladım. Benden korkmasın, bir daha gitmesin diye pencerenin kenarına saklandım ve onun dans etmesini izlemeye başladım; birden kayboldum mavilikte, dansta ve çocukta…

Beni fark etmemişti. Ben beni görmesini istiyordum, beni görsün diye pencereden çıkardım başımı ve yüzümde tatlı gülümsemeyle onu izledim. Dayanamadım, ben de odamda dans etmeye başladım. Ne olduğunu anlamadım ama birden kendimi gökyüzünde buldum. Uçuyordum, yere çakılacağımı hissettim ama gerçekten uçuyordum. Ona daha da yaklaşmak için uçuyordum; kuş gibi, kuşlar gibi…


Uçmam günlerce sürdü hatta aylarca ama beni yine görmedi, görünmez miydim acaba… Bu iş iyice çözülmesi gereken bir düğüm gibiydi benim için. Daha da yakınından geçtim, elini tutmak ve dans etmek istemiştim ama yine fark etmedi. Beni görmedi. "Kesin görünmezim ben" diye bağırdım yanından geçerken, çığlıklar attım ama duymadı, ne gördü ne de duydu…

Uçmak istemiyordum artık yorulmuştum uçmaktan, beklemekten, yalnızlıktan… Belki ben uçmazsam beni görecekti diye söylendim kendi kendime. Tam o sırada tuhaf bir şey oldu ve kendimi mavi çocukla dans ederken buldum, o kadar mutluydum ki benden mutlusu yoktu… Kimdi peki o çocuk, neden bu kadar çok dans etmek istemiştim? Günlerce dans ettik ama ben artık uçmayı özlemiştim, beraber uçmak istediğimizi söylediğimde dansımı bırakıp seninle gelemem demişti. Oysa o da mutluydu benimle, neden gelemezdi ki?

Ben onunla dans etmeyi bırakmadım, ne kadar sıkılsam da o dans etmeyi seviyor diye onunla dans ettim bıkmadan usanmadan.

Ama o bir kere bile maviliğinden vazgeçmedi. Ben uçmaktan vazgeçtim. Aylarca hatta yıllarca bekledim benimle gelmesini, görmesini, uçmasını…

Eskisi kadar fazla dans etmemeye başladım. Yoruldum hatta hiç dans etmedim. Mavi çocuk beni unuttu. Benimle uçmayı tercih ettiği şey maviliğiydi, yalnızlığıydı…