Bugünlerde sevginin adına mavi diyorlar sevgilim. Baktığım her yere dünyamı aydınlatan varlığının ışığını yansıtırdım, şimdilerde bi’ hayli solgunum. Sen nasılsın? Yemyeşil ağaçlarla harmanlanmış bir denize bakarken beni hatırlıyor musun mesela? Sokaktaki kedi ve köpeklere verdiğin sevgide benden de bir parça veriyor musun? Yoksa hiçbir şey sana beni hatırlatmaya yetmiyor mu? Ben bugünlerde sevdiğim her şeye seni dahil ediyorum. İçtiğim kahvenin kokusunda, başını okşadığım kedinin mırlayışında, gülümsediğim her çocukta seni yaşatmaya devam ediyorum. Sahi sen nasılsın? Aşk da bir ağaç gibidir, kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğimize işler ve tam yüreğimizin ortasında yeşerir, bizi başkalaştırır. Benim dünyamda huzura açılan pencerenin adı maviydi. Gözlerine bakınca hissettiklerimi tasvir edebilseydim belki de bu kadar uzağa savrulmazdık. Yolu yarılamışsın, nereye böyle sevgilim? Ayak bastığın yerlerde yangın izleri. Arkanda bıraktığın küllerle, nereye? Sen gitmeyi gitmek mi sanıyorsun? Simsiyah dünyamda tek mavilik sendin, şimdi mavi bile sana küsmez mi sanıyorsun?