çok sonra anladım mavinin bir renk olmadığını

kıyılarımda gezinen fısıltılar rüzgar eşliğinde

kulaklarımı yalıyordu.

kulaklarımı yalıyordu

kulaklarım

çırpışan kanat seslerini ilk kez işitiyordu

nazlı nazlı aşinayım sana gel, diyordu

bazen güneşin rehberinde bazen ayın huzmesinde

yârini uğurlayan bir öpücük gibi

elmacık

kemiklerine

şavkıyordu

ellerin, o incecik peri ellerin

İncitenden inciler

serpiyordu

canımın yongasına

tatmanın ağır lezzetini

nakşının ayaklarımı yerden kesişini...



iğne deliğinden geçercesine bu hoyrat gönlüm... âh

geçecekti karadeliklerinden ademin çıplak ayaklarıyla.



ne sağırmışım ne kör

Yûsuf'un kuyularına sarhoşmuşum

karanlığımın ziftine müptelâ

dengeler kurup bozmuşum.

tahtımın gıcırtısıyla uyuyakalırdım her gece

heyhât

Süleyman'ın elleri bile nişanlıydı menzille

hiç mi bilmedin koku almasını

burnumu yok saydım, dercesine.

hiç mi görmedin elin nasıl kaydığını

yok saydım gözlerimi, dercesine


akıl atına bindin in! ey cahil

tozlar dağılmakta, ressam çıplak gözle görülmez.

vardım bir toprak işçisinin yanına

yeraltından göğe nasıl bakılır ta'lim ettim.

bir kuşu kondurdu mu gönlüne,

uslanmaz adayışlara salacaksın gönlünü

kutlu olsun!

artık dinmez bu susamak

sevda kuşun kanadında mavi, masmavi daldıkça genişleyen...

genişlik de boğuyormuş ya insanı

ne fe sin i vermezsen

el çabukluğuyla maviyi kavrayacaktım şöyle bi'...


***


sesimin yankısıyla yarınlar kuşandım.

muştulara gebeydi yetim çığlıklarım.

gecenin içinden çekilen gündüzü ben aydınlattım

gündüze dolanan geceye bendim karayı çalan.

yağan da ben

doğan da.


aklımı almışlar da haydi, düşün demişler

kalbimi dağlamışlar da haydi, hisset demişler

cevabı söylemişler de

soruyu...

bul...

demişler


***


çizdiler yolumu bir mavi kalemle

kovdu beni toprak

dedi ki yürü yolun buradan, artık yalnızsın

şemse baktım kamere baktım

necme bir de

ibrahim

Ey İbrahim, hadi kır putlarımı, as baltayı boynuma benim

tek kanatlı kuş ile balığın aşkına şahit oldun mu hiç

âh yaralarım.

âh aynı yerden kanamaklarım

düşe düşe düşlenen sırlarım

mavinin sırrında kan kırmızı rengi aramaklarım

nûrum.

sevdam.

sözüm.

hasretim.

merveyle safadan daha mı iyi bilecektin aramanın kadrini.