Geçenlerde her zamanki gibi evde otururken aklıma bir şeyler geldi. Geçenler dediğime bakmayın belik dün bile olabilir. Mayıs ayını düşünmeye başlamıştım. Bir arkadaşıma mayıs ayını hiç sevmediğimden bahsediyordum. Telefonun ucunda arkadaşım bu söylediklerime hiçbir anlam verememişti. Aslında ben de kendime anlam veremiyorum. Sebebini bilmiyorum mesela. Arkadaşıma haklı bir sebep sunamadım. Öyle anlık aklıma gelenleri zırvaladım. Arkadaşım ne düşünmüştür bilmiyorum. Belki anladı belki de tuhaf bulmasına rağmen sustu. Bunun üzerine o kadar fazla düşünmek beni üzer diye çokta düşünmek istemedim. Ve bu sayede Mayıs ayı aklımda dönmeye başladı. Aslında çok uzun zamandır fark ettiğim bir şeyi söylemek istiyorum. Mayıs ayını ne kadar sevmediğimi size bir şekilde anlattığıma göre bunu bilmekte sizin hakkınız. Hayatımın çoğu özel anı mayıs ayına ait. Nasıl oluyor bilmiyorum ama ben istemedikçe hayatım mayıs ayını benim için özel tutuyor. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Açıkçası şaşırıyorum. Bazen bir masada konuşurlar siz genelde dinlersiniz ya bir taraftan da gerçek olmadığına eminsinizdir. Bu olay benim için biraz öyle sanırım. Ben bunları düşünürken tabi ki aklıma başka bir şey geldi. Mayıs ayıyla beraber mevsimleri düşümeye başlamıştım. İçimden ilkbahar yaz sonbahar kış diye geçirmeye başlamıştım bile. O sırada bilgisayardan açmış olduğum şarkının sözleri… Ömrümün sonbaharında…. Birden gözlerim büyüdü. Mevsimler sanki bir insanın hayatının aşamaları gibiydi. Sırayla insan ilkbahar yaz sonbahar kış yaşıuor diye düşündüm. Açıkçası mevsimlerin anlamlarıyla da uyuşuyoruz sanki. Ben ömrümün neresindeyim? diye sormaya başladım kendime. Ömrümün sonbaharında olmadığımı biliyorum. Ama neresinde olduğumu bilmiyorum. Eğer basamaklarda nerede olduğunu bilmiyorsa insan ilk basamaklarda olabilir mi? Ömrümün ilkbaharının nereye kadar olduğunu düşünmeye başladım. Ve fark ettim ki gerçekten de bahara hazırlık gibi bir çeyrek asır geçirdim. Geçirmeye devam ediyorum. Hala bitmesine 2 3 yıl var. Ama bu düşünceler nedense bana hüzünlü geldiler. Kabul etmeyi hatırlattım kendime. Ve devam ettim.