Güneş, eskisi gibi doğmayacak!
Mazinin satırlarının kudreti
yok edecekti var olabilecek tüm hatırayı.
Geriye antikadan bir tablo kalacaktı
satılırdı üç kuruşa, satılırdı beş kuruşa
yok mu artıran?
Elleri ceplerinde hiçbir şey bilmeyen bir insan
kendi hikayesini yazacaktı üstümüzde.
Ve biz, yazarın satırlarında çürüyüp gitmeyi
heyecanla bekleyecektik.
Çünkü biliyorduk, yaşamıştık biz bu dünyada
ve bir daha yazılmak istemiyorduk.
Yazmalarımız bu sebepten; unutulmak
unutmak ve unutulmak büyük bir hediyedir insana
çünkü insan hatırlanmaya bile değmezdi demişti
kudretlerin üstündeki Kudret.
Gecelerde oluşan gökkuşağı sevgisi
güneşin doğuşuyla dağılıp gidecekti dağların ardında
dağlar yalnız, dağlarda yalnız, dağlardan da yalnızız.
Delip geçerdi kurşunun işlemediği korkusuz yüreği
bir çift yıldızdan oluşan, bir tek yıldız.
Sokaklara fevç fevç akınlar düzenlerdi
akıntıya kapılan
ve yolculuğu sokak kapanına yakalanıncaya kadar sürecekti.
Yakalandı, kapı örtüldü, pencere kapatıldı, perde çekildi.
Şimdi, beynimizden ayçiçeklerini öldürmenin vakti!
Söndürün içimde yanan güneşi
sönmez bilirim, söndürmez okyanustan kâbuslarım bilirim,
bilirim sevginin tutsak olduğu zihinleri
bir Yusuf değildim ben
oradan geçen bir kervan kurtarsın beni.
Kurtulmak yok, kaçış yok.
Canşikâr bir halde sallanıp duracaktık bir kutucuğun içinde
Umutla, umutsuzlukla doğacak ölmenin gününü bekleyecektik
iç çekerek, uzaklara bakarak.
uzaklar ne kadar yakın hayalde
uzaklar neden deva her derde
ve bir soru
uzaklar neden bu kadar uzak?
Sonsuzluğun uzantısı, hiçbir yere varamamaktı
Merhaba, kendimi tanıtmayı unutmuşum
Ben, hiçbir yere varamayan.
Soruyorum
Neden hâlâ hayattayım?//
Eren GÜNEŞ
2022-07-10T23:05:24+03:00Teşekkürler Mısra Hanım. ☺️
Mısra Ergök
2022-07-10T17:52:53+03:00“Sonsuzluğun uzantısı hiçbir yere varamamaktı”