Ben, sana meftunum.
Ağlarken, gülerken, şu 3 senelik ömrümde.
Her ölüşümde, her doğuşumda, her anımda
Ben, sana mecburum.
Bunları sana yazarken bir tren garındayım
Solumdan hızlı hızlı trenler geçiyor,
Benim aklımda ise hala sen varsın,
Bedenim yavaşça kendini raylara bırakıyor
Merak etme, hala ayaktayım,
Senin bana gelme umudunla yaşıyorum
Aklımdan çok şeyler geçse bile, hayattayım,
Bu hissizleşmiş cesedi, ruhumda taşıyorum.
Ne istiyorum bilmiyorum, sen dışında.
Bu hayata beni sen ve mutluluğun bağlıyor
Ellerin, ne zamandır ellerime değmiyor,
Hiç üşümüyor musun bu karda kışta?
Köşebaşında kahve aldığımız o otomatta
Kahven soğusun diye seni bekliyorum.
Artık kahve içmiyor olsan da
Ben seni beklemeyi bile seviyorum.
Belki de sana iyi gelmiyorumdur, son zamanlarda
Sonuçta benimleyken sürekli ağlıyordun.
Ama artık gülüyorsun, ben olmasam da,
Tıpkı bir güneş gibi, parlıyorsun.
Eğer üzülürsen, ağlayacak olursan, ben buradayım.
Seni mutlu etmek için, hep yanındayım.
Unutma, sen mutluysan, ben mutluyum.
Çünkü, ben sana mecburum.
Ben sana meftunum.