Elinde tuttuğu iki kağıttan birini Karkov'a verdi ve konuştu.
"Gitmeye hazır mısın Karkov?" dedi.
"Hazırım Pavel. Elime tutuşturduğun kağıdı ve silahı Tatyana'ya verip geleceğim. İçinde ne yazdığını söylemeyecek misin?" dedi ve meraklı gözlerle bekledi.
"Hayır! Sen sadece senden istediğimi yap. İçinde yazanları zamanı gelince öğreneceksin. Git artık." dedi ve masanın üzerindeki dağınıklığı toplamaya başladı.
"Tamam gidiyorum."
Karkov'un kapıdan çıkmasıyla birlikte Pavel odanın içerisinde volta atmaya başladı. O sırada içinden kağıtta yazmakta olan yeri tekrar ediyordu.
"Sakın korkma Tatyana, sonunda ikimiz de çok mutlu olacağız. Sakın korkma."
Karkov gittikten kısa bir zaman sonra Pavel de çıkmak için hazırlandı.
Tatyana'nın evine varan Karkov, evin önünde bekleyen muhafızları görünce tedirgin olmuştu. Geri dönmeyi düşünen Karkov, arkadaşını yarı yolda bırakmamak için muhafızların gitmesini bekliyordu. Yan sokaktan gelen silah sesi muhafızların sese doğru gitmelerini sağlamıştı. Karkov, şanslı olduğu düşüncesiyle birlikte koşarak Tatyana'nın kapısını çaldı.
"Tatyana aç kapıyı. Benim, Karkov. Pavel gönderdi beni." derken muhafızların geri gelip gelmediklerine bakıyordu.
Tatyana kapıyı açtı ve şaşırmış bir halde konuşmaya başladı.
"Pavel mi gönderdi? Gir içeri hemen." dedi ve kapıyı kapatmadan önce etrafa göz gezdirdi.
Kapı kapandıktan sonra Karkov hiç vakit kaybetmeden paltosunun cebinden Pavel'in ona verdiği kağıdı ve silahı çıkartıp Tatyana'ya uzattı ve ardından ekledi:
"Evet, Pavel gönderdi. Sana bir kağıt vermemi istedi. İçindekilerin çok önemli olduğunu ve dikkat etmem gerektiğini söyledi ama ne yazdığını bana söylemedi. Zamanı gelince öğrenecekmişim."
Tatyana kağıdı aldıktan sonra cebine koydu ve konuşmaya başladı.
"Biliyorum Karkov, biliyorum. Muhafızlar seni görmedi değil mi?"
"Hayır görmediler ama onların buraya neden geldiklerini merak ediyorum." dedi.
"Neden olacak, Pavel'i üç gün önce akşam saatlerinde buralarda görenler olmuş. Prens de beni kontrol etmesi için o adamları göndermiş. İki gündür kapıda bekliyorlar." dedi ve muhafızlar geri gelmeden Karkov'un gitmesi gerektiğini belirtti. Karkov muhafızlara yakalanma korkusuyla dikkatlice evden çıktı. Karkov gittikten sonra Tatyana cebindeki kağıdı çıkarıp okumaya başladı.
"Tatyana sevgilim, daha fazla dayanamayacağım. Prens her geçen gün daha fazla engel koyuyor önümüze. Kapının önünde birkaç gündür muhafızlar bekliyor. Beni gördükleri yerde dövmek için peşimden koşuyorlar. Benim buna son vermem gerekiyordu ve ben nasıl son vereceğimi buldum Tatyana. Düelloya davet edeceğim prensi. Biliyorum, kaybedeceğimi düşünüyorsun sen de ama başka şansım yok. Seni görmeme engel olduğu her gün ölüyorum. Öleceksem bir kere öleceğim. Sakın korkma Tatyana, sonunda ikimiz de mutlu olacağız. Bunu yapmak zorundayım. Beni affet."
Tatyana kağıtta yazanları okuduktan sonra soğuk terler akıtmaya başlamıştı. Hemen kapıyı açıp Pavel'e gitmek istedi ama kapıda bekleyen muhafızlar evden çıkmasına izin vermediler. Ve Tatyana gelecek olan acı haberin düşüncesiyle gözyaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı.
Pavel dışarı çıktıktan sonra prensin dalkavuklarından olan Andrey'in evine doğru yürümeye başladı. Evin önüne vardığında derin bir nefes alarak kapıyı sabırsızca çalmaya başladı. Andrey alacaklı gibi kapıyı çalan kişinin kim olduğunu merak ederek hızlıca kapıyı açtı ve karşısında Pavel'i görünce korkarak geri adım attı. Pavel cebindeki kağıdı çıkararak Andrey'e uzattı ve ekledi:
"Korkak Andrey, bunu prensine ver ve onu beklediğimi söyle, bu işi bitireceğiz." dedi ve uzaklaştı.
Andrey, kendisine hakaret eden adamın arkasından sadece kızgınlıkla bakmakla yetindi. Ve hemen paltosunu giydi, prensin yanına koşarak gitmeye başladı. Prensin yanına vardığında nefes nefese kalmıştı. Kendisini toparladıktan sonra konuşmaya başladı:
"Prens... prensim, Pavel evime geldi ve bana size vermem için bir kağıt verdi. Bana ve sizin Tanrı'yı kıskandıracak büyüklüğünüze hakaretler savurdu." dedi ve kağıdı prense uzattı. Prens kağıdı aldıktan sonra bağırarak Andrey'i kovdu. Andrey Tanrı'ya secde edermiş gibi eğilerek odadan çıktı.
Prens, elinde tuttuğu kağıdı açıp okumaya başladı:
"Bizlere sunduğunuz karanlık içerisinde tutunduğumuz küçük bir parıltıyı bile elimizden almak için askerlerinizi peşimize saldınız. Size boyun eğip dediklerinizi yapmamı istediniz ama benim üstümde etrafınızda size övgüler savuran insanların sahteliği yoktur. Sizi düelloya davet ediyorum. Size karşı mücadele etmek, Tatyana'sız yaşamaktan iyidir. Düellomu kabul edin ve bu yaptığınız kötülüğe bir son verelim. Olmam gereken yerde sizi bekliyor olacağım."
Prens okuduğu hakaretler karşısında küplere bindi ve askerlerine atını hazırlamaları için emirler verdi. Hazırlanmış olan ata binerek Tatyana'nın evine doğru gitmeye başladı.
Ağlamaktan nefes alamayan Tatyana, pencereye doğru yürüdü ve o sırada Pavel'i ve atından hızlıca inen prensi gördü. Prens bağırarak muhafızlara bir şeyler söyledi ve belindeki silahı çıkartarak Pavel'e doğru ateş etti. Tatyana, Pavel'in kalbine gelen kurşunla yere yıkılmak üzereyken kendisine gülümseyerek baktığını gördü ve gülümsemesine eşlik etmek istermiş gibi Karkov'un kağıtla birlikte kendisine verdiği silahla hayatına son verdi.
Mısra Ergök
2022-07-13T12:22:22+03:00Okunabilir bir düzeyde bence. Devamı olacak sanırım. :)
Sinyora Senyorita
2022-07-13T01:42:27+03:00Üslubunuz oldukça nahifken içeriğinizin çok asi bir duruşu var. Bir arada yürütmek zor olmalı. İyi harmanlanmış. Emeğinize sağlık.