Zihnimde atılan melankolik kahkahalar, uykular akıtıyor gözlerimden. Ve ben direniyorum hala geçmişin keşkelerle dolu halüsinasyonlarına. Bir adam görüyorum; önünde siyah bir tuval, elinde kısır renkler, arkasında birkaç çocuk. Baba diye sesleniyor hepsi birden, bize mutluluğun resmini çiz hadi… Sonra bir kadın giriyor içeri, küfrediyor gülüşleri ellerini saran dökülmüş saçlarına. Öpüyorum ellerinden, söküyorum tek tek saçları. Bağırıyorum, bana bir darağacı çiz baba! Annemin saç tellerinden asacağım kendimi. Griye batırıyor fırçasını ve “yaşa” yazıyor. Elini omzuma koyup gri de olsa diyerek…
Kucaklıyor çocukları, öpüyor alnından kadının. Sonra bir sofranın etrafında bir ekmeği bölüşüyor herkes. Yaşa diye fısıldıyorum o an bir sebep var henüz…