çığlıktan ferahlığa: merhaba melinda

"melinda, more or less" 


melinda, yüreğim ağrıyor melinda. yaşamak denen bu illet yere düşürüyor beni ya da göğe yükseltiyor. ortam yok. aşırıyım. doruktayım her durumda. sen gerektiği kadar hissetmeyi ve yaşamayı bilirsin, bana öğretmelisin. öğretmelisin nasıl ayağa kalkılır, nasıl yürülür, nasıl meydan okunur şehre, nasıl çıkılır kavganın meydanına, nasıl sevilir bir insan, insan kendini nasıl sever, şefkat nasıl duyulur öze, müjgan ne zaman açılır? bana direnmeyi ve isyan etmeyi öğretmelisin. isyanla direnmenin dost olduğunu göstermelisin. 

hayata tutunuyorum sanıyorum ama ip o kadar ince ki tuttuğum elimde kalıyor melinda. anlat bana, ip nasıl kopmaz? nasıl çakılmam dibe?

var olmak mı, yok olmak mı bana daha çok yakışır? merak etme, intihar yok. ölmekten korkuyorum ama yaşamaktan da. korktuğum için yeni başlangıçların önüne set koyuyorum zaten. ölüm de yeni bir başlangıçtır nihayetinde. korkuyorum melinda. korkağım ben melinda. 

melinda, bulutların çimene yansımasını görüyor musun? ağaçların yaprak dökmesi bir çığlık değil mi sence de? yahut yenilenmek… insan da ağaç gibi ruhu sık sık çığlık atıyor sanki, attıkça da yenileniyor. böylelikle ayakları daha sağlam basıyor.

şehrin uğultusu susturuyor kuş sesini. sen kendi sesini duyuyor musun melinda? kafanda mahkeme salonu var mı senin de? bir grev gürültüsü yankılanıyor mu limbiğinde? ben kafamdaki kargaşayı durduramıyorum. 

dünya çok kötü bir yer olmaya doğru gidiyor melinda. ümit kırıntılarını avuçluyor musun sen de dökülmüş simidin susamı gibi? benim ümitten başka hiçbir şeyim kalmadı melinda. yaşamak, ümitlenmek, sonra hayal kırıklığına uğramak, sonra tekrar ümitlenmek, yıkılmak, kalkmak, sonra yine yıkılmak…

melinda özüme indikçe köklerimden hüzün fışkırıyor. İlhami abinin “yalnız hüznü vardır kalbi olanın” sözü geliyor aklıma sonra. İlhami abi iyi, sen de iyisin melinda. ben mi? iyi olacağım. yıkılmadan, aynayı yumruklamadan, ilaç yemeden dayanacağım. bakacağım karşımdaki hayata. bakacağım karşımdaki küçük çocuğa. o masum kız çocuğuna… sarılacağım ona. sonra kendime. ve gelecektekine. barışacağım o tatlı al yanaklı çocukla. 

hayat akıp gidiyor bir sokak lambasının altında. yağmurlu bir günde oturmuşum, saniyeleri izliyorum melinda. hayatın bu kadar acelesi olmasına anlam veremiyorum. bekleyişler ve belirsizlikler de yamacıma oturuyor sonra. belirsizlik içinde kaybolurken ufacık güzel bir sebebe tutunuyorum. akıp giden hayat buna müsaade ediyor yalnızca. belirsizlik çok kötü bir şey melinda. bozulmuş yemeği yemek gibi bir şey mesela. ya da yağmurda hızlı arabanın üstüne su sıçratması gibi bir şey. kapıda anahtar unutup dışarıda kalmanın verdiği çaresizlik gibi bir şey. belirsizliğin içinde boğuşuyorum melinda. 

zifiriyim, bir ışık görsem cebime koyuyorum. mutsuz günlerim için yedekliyorum. sen hep aydınlıktın melinda. yüzün de yüreğin gibi ışınlıydı. bana da yönelt tansımanı melinda. 

çözülen ve bağlanmayan çok şey var hayatımda. bağlamaya çalışsam da parçaların söküğünü dikmeye çalışsam da ip, iğne deliğinden bile geçmiyor melinda. sen çiçekli elbiseni nasıl dikersin? sen bozulan düzenini, dağılmış benliğini nasıl onarırsın? ya da onarır mısın? onarmadan dağınık bırakmayı mı tercih edersin? sen her şeyi yoluna koyarsın melinda. bazen dağınık kalması gerekire inanırım ben, sen her şeyi çekmeceye yerleştirirsin. hayatın da kalbin gibi düzenlidir senin. 

yaşamı tuttukça elime çıban batıyor. yara kabuk bağlıyor sonra, tekrar batıyor. zaten yaralar kabuk bağlar melinda. geçmez izi. ama kabuk korur onu. korur ve izi değerli yapar. kabuk şifadır, sen de şifasın melinda. 

hallettim sandıklarımı halledemediğimi fark ettiğimde kafamı duvara vurmuş gibi oluyorum, biliyor musun? sen hiç kafanı duvara kendi isteğinle vurdun mu melinda? kafandaki ses, içini kemiren kanser acıyı hissetmene izin vermez. umarım o sesi hiç duymaz, o hissi hiç taşımazsın ruhunda. 

yolun çiçekli, denizli sonlara çıksın melinda; canım kızım. diken batsa da ayağına, hemen pansuman edebil, dilerim. 

kalbimin en orta yerindesin melinda. 

bu kalp seni unutur mu? 

bu kalp onu unutur mu?