Zevâhirinde ümitvar bir nevruz sabahı

Eteklerinde nüktedan bir serzeniş

Akvâlinde kadim bir mânâ sezinlenir

Bir bengere tutturmuş arife çiçeklerine

Âlem-i sabavet içinde

A'yüne bak bir sinsi mânâ mâhfuz

Dîl'inde bir bâr'ı dil

Esile üzre esile edersin

Mer'a'ya baksan mâkes olmuşsun

Bil ki miftah bir sen

Bil ki tüm mer'a sen

A'yüne bir bak toprak sen

Mer'a'ya bir bak Ferd-i Âferide isen.


Lügatte karşılığı

Zevâhir: dış görünüş

Ümitvâr: gerçekleşmesini istediği şeye dâir beklenti duyan.

Nevruz: bahar başlangıcı. baharın ilk günü.

Nüktedan: Zarif ve zekice espri yapmakta usta kişi. Alaycı..

Serzeniş: sitem

Akvâl: sözler

Bengere: çocukları uyutmak için çocuğu uyutan kişi tarafından söylenen ninni.

Arife çiçekleri: bayrama kadar sabredemeyen ve bayramlıklarını üstlerine geçirip arife gününde sevinçle sokaklara dökülen cocuklara, Osmanlı zamanında arife çiçeği denir.

Âlem-i sabavet: çocukluk dünyası

A'yün: gözler

Mâhfuz: korunmuş. saklanmış.

Dîl: gönül. kalb

Bâr'ı dîl: gönül yükü

Esile: sorular

Mer'a: aynalar

Mâkes olmak: ayna olmak

Miftah: Anahtar