Düşünen ve üreten insan için bulunduğu çağın problemleri, gelişmeleri çok fazla malzeme sunuyor. Başka çağlara gitmeye gerek de yok. Mevcut düşünce pratikleri ve birtakım karşılaştırmalar için geçmişe ait malzemeden faydalanılabilir ki filozofların tamamı da bunu yapar. İçinde bulunduğumuz şartlardan türeteceğimiz binlerce soru, irdelenecek binlerce konu; bunlara vereceğimiz cevap ve yorumlarla düşünme ve üretme etkinliğini ileri boyutlara taşımak mümkün. Bunun güzel bir örneği Soren Kierkegaard'ın Meseller kitabı. Üzerinde derinlemesine düşünülmüş dikkate değer sorular, soru sorma işinin de yabana atılmaması gereken önemli bir konu olduğunu bizlere gösteriyor zira soru, konuya açılan kapıdır ve sorunun nitelikli oluşu onu görkemli ve ışıklı bir kapıya dönüştürür.
Buraya kitaptan aldığım birkaç soru örneğini eklemek istiyorum.
/
"Herhangi bir gerçek başarıdan önce gelen onaylama için açlık duyan modernitenin kibrini neyle kıyaslayacağız?"
/
"İmana davet neden saçma görünür?"
/
"Yeni ahit modernite tarafından hangi anlayış düzeyinde gerçekleştirildi?"
/
"Bir kimse başkaları için gizlice ve yalnız başına ve de özgürce acı çekiyorsa bundan ne tür bir varoluş ilişkisi ortaya çıkar?"
/
"İman ile iman mesleği arasındaki fark nedir?"
/
"Bireysel bilinç nasıl olur da bir bütün olarak dünya tarihini kapsayan perspektiften ayırt edilebilir?"
/
Kierkegaard bir soru ve altında bu soruya dair düşüncelerini yazmış. Kendi kendine konuşma veya söyleşme kitabı da diyebiliriz. Bazı soruları açıklama metni ile çok da bağlantılandıramasam da genel olarak düşünceyi harekete geçiren dikkate değer kısımların ağırlıklı olduğunu söyleyebilirim. Sorular; modernitenin kibri, din eleştirisi, modernite ve gelenek karşılaştırmaları ya da çatışmaları, mutluluk, varoluş ilişkileri gibi daha sayılabilecek birçok konuyu irdeliyor. Kierkegaard'ın katı bir Protestan eğitimden geçmiş olması ürettiği düşüncelere birçok noktada yön vermiş gibi görünüyor. Çeviride biraz yetersiz olduğunu düşündüğüm bu kitap Batı felsefesinin düşünme pratiklerini imgeler ve metaforlar yoluyla nasıl aktardığını göstermesi bakımından değerli. Kierkegaard'ı okumaya sanıyorum bu kitapla başlamak doğru bir seçim olacaktır. Birkaç alıntıyla bitirmek istiyorum:
"Herkes, yeni bir kıta keşfetmenin yanılsamasıyla pohpohlanmak istiyor."
/
"Eğer -İngilizlerin dediği gibi- paranın erdem yarattığı doğruysa aynı zamanda ahlaksızlık yarattığı da doğrudur."
/
"Devrimci bir çağ, eylemci bir çağıdır; bizimki ise reklam ve propaganda çağı."
/
"Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek."