'Ayşe' dedi.
'Hiç aşık oldun mu?'
'oldum evet birden fazla, aşk bence geçiçi bir körlük, bir yöndende bir kimya durumu, başlangıcı ve sonu belirsiz, belirsizliklerle dolu ki bu yüzden aşkı sevmiyorum kontrol edemediğim her şey beni korkutuyor, düşünmek istemiyorsun ama düşünüyorsun özlemek istemiyorsun ama özlüyorsun , büyük bir saçmalık, tabii hayatın bir parçası birden Eros geliyor o oku atıp gidiyor yani neden, neden ben, neden o, anlamsız, matematiksiz, hayatta her şey biraz matematiktir ama aşk değil ve bir yandan dünyada yaşanabilicek en güzel duygu ,için çoskuyla doluyor ama seçme şansın yok ve hiç adil değil hiçbir türlüsü adil olamaz birbirine aşık olan bir çift görmedim hiç, iki insan birbirine aşık dahi olsa bu bile kabul edilemez adil olamaz ,elimde olmayan değiştiremediğin ve kontrol edemediğin men edemediğin bir durum ,bir gün öylece başlıyor ,bir çok biçimi var;platonik, karşılıklı ,karşılıksız bla bla ama hiçbiri birbirine de benzemiyor hepsi kendine has tıpkı parmak izlerimiz gibi... bir daha aşık olmak ister miyim ?hayır aklımla kalbimin çatışması beni deli ediyor , eminim hiç aşık olmadan ölen insanlar vardır bu da bir talihsizlik bunuda istemezdim' dedi.
Bu sırada ilk aşkı belkide ebedi aşkı bunu ordaydı, bunları duyuyordu nasıl bir tavır almalıydı bilmiyordu ondan hoşlanıyor muydu? hiç hoşlanmış mıydı ?hiç ilgisini çekmiş miydi? yoksa onun için tamamen kayıp mıydı uzun yıllar bu düşüncelerin pençesindeydi hayatta ,en çok öğrenmek istediği hem de öğrenmekten korktuğuda buydu, bunu bilmemek ona haz veriyordu ,aşık olduğu kişinin sadece düşlerinde yaşaması, onu kendine aşıkken düşleyebilirdi ya da değilken, ya da aşıkken bu ihtimal daha hoştu ,bilmediği bir şey belkiyordu hayatının sonuna kadar bunu düşünücekti kendini düşünmekten ve iyi ihtimallerin olasılığı fikrinden alıkoyamıyordu .